TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

Ozgür-Demokratik Ve Eşitlikçi Bir Türkiye Için 3 Kasım'da Ankara'dayız!

İSTANBUL
23.10.2007 (Son Güncelleme: 23.10.2007 12:32:30)

Türkiye önemli bir tarihsel eşikte bulunmaktadır. Türkiye halkı ya 12 Eylül‘den
bu yana adeta bir karabasan gibi üzerine çöreklenen neo-liberal ekonomik
politikalara ve Türk-İslam sentezi anlayışına dayalı muhafazakâr politikalara
teslim olmaya devam edecek ya da özgür, demokratik ve eşitlikçi bir
Türkiye‘den yana taraf olarak umut dolu, aydınlık yarınlara adım atacaktır.
Seçimlerin ardından Türkiye "yeni bir anayasanın" hazırlanması
tartışmalarının içine girdi. Ne var ki, AKP‘nin kapalı kapılar ardında hazırlıklarını
sürdürdüğü anayasa, tüm yenilikçi iddialarına rağmen, eskinin devamından
ibarettir. Yeni anayasa, AKP‘nin tüm diğer uygulamaları gibi, toplumun
bütününün ihtiyaç ve beklentilerine göre değil, belli kesimlerin ihtiyaçlarına
göre şekillenmektedir.
Anayasa, siyasal yapıya ve toplumsal yaşama ilişkin temel tercihleri
belirleyen ana belgedir. Bu bakımdan anayasa etrafında yürütülen tüm
tartışmalar aslında nasıl bir ülkede yaşamak istediğimize dair tartışmalardır.
Tarihsel olarak anayasa, "yeni bir başlangıç yapma" niyet ve ihtiyacının
en açık simgesi olarak anlaşılmıştır. Bu durum, ilk anayasalardan sonraki
"anayasayı yenileme" çabaları için de geçerlidir.
Başka Bir Anayasa, Başka Bir Türkiye Mümkün
Bir anayasanın "yeni" olup olmadığı, "eski"den kopma ölçüsüne
göre değerlendirilebilir. Türkiye‘de bir anayasa, 25 yıldır yaşamımızın her
alanını baskı altında tutan 12 Eylül zihniyetinden ve onun ürünü olan 1982
Anayasası‘ndan kopmayı hedeflemesi halinde ancak "yeni" sıfatını hak
edebilir. Oysa AKP‘nin gizli kapılar arkasında hazırlıklarını yaptığı anayasa, 1982
Anayasası‘ndan kopuşu sağlayacak nitelikte değildir. AKP‘nin Anayasa‘sı, 12
Eylül‘ün yarattığı toplumsal tahribatı gidermek, antidemokratik ve baskıcı
karakterden sıyrılmak yerine, onun neo-liberal ve muhafazakâr yönünü
pekiştirmeyi amaçlamaktadır.
Özelleştirme uygulamalarını anayasal bir statüye kavuşturan, piyasanın
geliştirilmesi için devlete görevler veren bu anayasa taslağı, emekçileri
yok saymaya devam etmektedir. Toplumun tümünün ülke imkânlarından
adil bir şekilde yararlanmasını sağlayacak sosyal politikalara yer vermeyen,
çalışma yaşamını demokratikleştirmek gibi bir kaygı gütmeyen, insan hakları
ve laiklik konularında ülkedeki tüm kesimlerin taleplerini ve beklentilerini
kapsamayan, Kürt Sorunu etrafında yaşanan gerginliğin demokratik yollarla
aşılmasını öngörmeyen, toplumda egemen cinsiyetçi bakış açısını ortadan
kaldırmayan bir anayasa 12 Eylül karanlığını yırtmamızı sağlayamayacaktır.
Yarınlarımızı bir kabus olmaktan çıkartıp, geleceğe umutla bakabilmek
için özgürlükleri, demokrasiyi ve eşitliği esas alan bir yaklaşımı benimsemek
gerekmektedir. Bunun için de eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, barınma gibi
en temel sosyal haklarımız kamu güvencesi altına alınmalı, bütçeden yeterli
kaynak ayrılmalıdır.
Özgür-Demokratik ve Eşitlikçi bir
Türkiye için
3 Kasım‘da Ankara‘dayız!

Örgütlenme özgürlüğü bütün emekçiler için garanti altına alınarak, sendikaların grev ve toplu
sözleşme hakkının önündeki engeller kaldırılarak, kamu emekçilerinin siyaset yapmalarının önündeki
yasaklar kaldırılarak çalışma yaşamı demokratikleştirilmelidir.
Laikliğin, çağdaş bir toplumsal düzenin vazgeçilmez bir unsuru olduğu herkes tarafından kabul
edilmelidir. Toplumsal yaşamın hiçbir alanında dinsel referanslı baskının yaşanmaması için kamu iradesi
gereken önlemleri almalıdır. Ülkemizdeki bütün kültür, kimlik, din ve inançların kendilerini özgürce ifade
edebilmeleri sağlanmalıdır. Farklı kültür, kimlik ve inançlardan birisini diğerinin önüne geçirmeden,
hiçbirini ötekileştirmeden bir arada yaşamayı sağlayacak düzenlemeler yapılmalı; böylece herkesin
eşit biçimde özgürce yaşaması kamunun güvencesi ve koruması altına alınmalıdır.
Gerçek anlamda bir demokratikleşme, toplumun her alanına sirayet etmiş cinsiyetçi anlayışın
aşılmasıyla mümkün olacaktır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi için, anayasa ve diğer
tüm yasalar cinsiyetçi ifadelerden arındırılmalıdır. Kadınların toplumsal, kamusal ve siyasal yaşamda
etkinliğinin arttırılabilmesi için olumlu destek politikaları uygulanmalıdır.
5 yıllık iktidarı döneminde anlaşıldı ki, AKP‘nin dilinden düşürmediği yenilik anlayışı, mevcut neoliberal
politikaları yeni yasal düzenlemelerle kurumsallaştırmaktan ibarettir. AKP, hazırlığında olduğu
anayasayla dikensiz bir gül bahçesi yaratmaya çalışmaktadır. Bu anayasayı, kamusal alandaki
çeşitli yasal düzenlemelerle desteklemek istemektedir. Sağlık ve sosyal güvenlik alanında başlatılan
piyasaya açılma sürecini taçlandıracak olan SSGSS yasası, AKP‘nin en öncelikli politikalarından biri
durumundadır. Ülkemizdeki tüm sosyal politikaların çöküşü anlamına gelen bu yasayı, Kamu Personel
Rejimi yasası izlemektedir. Emekçiler açısından kazanılmış hakların yasal ve anayasal güvence altında
olması esastır. Yenilik iddiasıyla, kazanılmış haklarımızın elimizden alınmaya çalışılmasına seyirci
kalamayız.
3 Kasım‘da Ankara‘dayız!
AKP‘nin bu hesaplarına rağmen, anayasa yapım sürecini, "yeni bir başlangıç" iradesinin etki
alanına çekmek mümkündür. Bunun için de; özgür, demokratik ve eşitlikçi bir Türkiye isteyen siyasal ve
toplumsal güçlerin bu sürece aktif ve etkili bir biçimde müdahale etmeleri gerekir.
Bizler özgürlüklerden ve demokrasiden yana emek ve meslek örgütleri olarak, geleceğimizin
gasp edilmesine seyirci kalmayacağız. Ne anayasa ne de kamusal alanı düzenlemeye yönelik
diğer yasalar emekçilere rağmen hazırlanabilir. Ülkenin geleceğini ilgilendiren yasal düzenlemeler
tek bir partinin inisiyatifinde kapalı kapılar arkasında yürütülerek ve meclis çatısı altına hapsedilerek
sonuçlandırılamaz.
Bizler bu süreçte emekten ve demokrasiden yana örgütlü ve örgütsüz tüm kesimlerle güçlerimizi
birleştirerek, geleceğimize sahip çıkacağız.
Neo-liberal, özelleştirmeci, piyasacı, gerici ve baskıcı her türlü girişime
karşı sesimizi yükseltmek,
Özgür, Demokratik ve Eşitlikçi bir Türkiye irademizi göstermek için
meydanlara iniyoruz.


Hep birlikte, 3 Kasım‘da Ankara‘dayız!


KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU
TÜRK MÜHENDİS ve MİMAR ODALARI BİRLİĞİ
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

------------------------------------------------------------------------------------------------------

 3 KASIM MİTİNGİ‘Nİ DESTEKLEYELİM

TMMOB, KESK ve TTB çağrıcılığı ile 3 Kasım 2007 Cumartesi günü Ankara‘da
düzenlenecek "Eşit, Özgür, Demokratik Türkiye" konulu mitingi desteklemek

için linke tıklayınız...  



http://www.tmmob.org.tr/3kasim/destekliyorum.php

Okunma Sayısı 617