TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

126 Yayla Rant’A Mı Açılıyor? 14 Milyon 92 Bin 800 Metrekare Alan Artık Yayla Değil!

GENEL MERKEZ
06.03.2020 (Son Güncelleme: 24.03.2020 09:45:43)

04.03.2020 tarih ve 31058 sayılı Resmi Gazetede Cumhurbaşkanı imzası ile yayınlanan kararla toplamda 14 milyon 92 bin 800 metrekare alana sahip 126 yayla, gerekçesi belirtilmeden 6831 sayılı Orman Kanununun 17’nci maddesine dayanarak ‘yayla alanı’ olmaktan çıkartıldı.

 04.03.2020 tarih ve 31058 sayılı Resmi Gazetede Cumhurbaşkanı imzası ile yayınlanan kararla toplamda 14 milyon 92 bin 800 metrekare alana sahip 126 yayla, gerekçesi belirtilmeden 6831 sayılı Orman Kanununun 17`nci maddesine dayanarak ‘yayla alanı` olmaktan çıkartıldı. 

Artık bütün araziler kent, kır farkı gözetmeksizin dönüştürülmektedir. İşte bu karar da bunlardan biridir. Sahipsiz gibi görünen ancak bu milletin toprakları yani sahibi biz olan 126 adet "yayla alanı" hiçbir bilimsel veriye ve gerekçeye dayandırılmadan tek adamın bir imzası ile bir gecede "yayla alanı" olmaktan çıkartılıp ranta açılmıştır.

Kararda referans verilen söz konusu kanunun ilgili maddesinde şu ifadeler yer almaktadır:

"Savunma, ulaşım, enerji, haberleşme, su, atık su, petrol, doğalgaz, altyapı, katı atık bertaraf ve düzenli depolama tesislerinin; baraj, gölet, sokak hayvanları bakımevi ve mezarlıkların; Devlete ait sağlık, eğitim, adli hizmet ve spor tesisleri ile ceza infaz kurumlarının ve bunlarla ilgili her türlü yer ve binanın Devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması halinde, gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde Çevre ve Orman Bakanlığınca (Tarım ve Orman Bakanlığınca) izin verilebilir."

Yayımlanan listede Adana`dan 9, Artvin`den 1, Bolu`dan 3, Erzurum`dan 7, Eskişehir`den 3, Giresun`dan 35, Kahramanmaraş`tan 20, Kastamonu`ndan 1, Konya`dan 35, Kütahya`dan 7 ve Trabzon`dan 5 alan bulunmaktadır.

Bu karar, imarlı veya imarsız bütün ülke toprağının satılabilirliğini ifade etmektedir. Aslında hepimize ait alanlar yani yaylalar, kışlaklar, meralar, ovalar, akarsular, vadiler ve tüm ekolojik canlı hayatının bulunduğu kamu alanları bu ülkenin geleceği göz ardı edilerek sırayla dönüştürülmekte ve yapılaşmaya açılmaktadır. Anlaşılan o ki imar barışı adı altında toplanan harçlar ekonomimizi kurtarmaya yetmemiştir. 

Yaylalar; özellikle kırsal kesimde yaşayan halkın rekreasyon, yaşam ve hayvancılık için kullandığı, yasayla korunan ve 31.12.2011 tarihinden önce yapılan yapılar hariç yeni yapılaşmaya müsaade edilmeyen orman alanlarıdır (6831 sayılı Orman Kanununun 17. Maddesi - Değişik birinci fıkra: 19/4/2012-6292/13 md.- gereğince). 

Yaylalar hayvancılık faaliyetleri başta olmak üzere biyoçeşitlilik ve yayla turizmi açısından önemli doğal değerlerimizdendir.

2013 yılında başlayan, o vakitler de doğru bulmadığımız "Yeşil Yol Projesi"ni anımsadığımızda 04.03.2020 tarih ve 31058 sayılı Resmi Gazetede Cumhurbaşkanı imzası ile yayınlanan kararla toplamda 14 milyon 92 bin 800 metrekare alana sahip 126 yayla, gerekçesi belirtilmeden 6831 sayılı Orman Kanununun 17`nci maddesine dayanarak ‘yayla alanı` olmaktan çıkartılmasının da bu proje ile bağlantılı olabileceğini anlamaktayız. 

Bu proje ile, binlerce ağaç kesildi, peyzajlar parçalandı, fauna ve flora tahrip edildi, doğa talan edildi. Yaylalar turizm adı altında kontrolsüz bir şekilde yapılaştı, peşinden bunlara hukuksal kılıf uydurulmak için imar barışı çıkartıldı ve her türlü rantın gelişmesine izin verilerek yaylaların yok olmasının ilk adımları atıldı. 

Samsun, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize ve Artvin olmak üzere 8 ilin önemli yaylalarını ve turizm merkezlerini birbirine bağlayan, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin belirlenen güzergâh boyunca güvenli konforlu bir şekilde seyahat etmesine imkân sağlayan bir turizm projesi olan Yeşil Yol Projesi, Doğu Karadeniz‘e yeni canlılık ve şekil kazandıracak olduğu söyleniyordu.

Ayrıca Doğu Karadeniz Turizm Master Planı, ilk ayağı Yeşil Yol Projesi olan dev bir program. Yeşil Yol olarak tanımlanan 2600 kilometrelik yolun tamamlanmasının ardından sıra 38 ayrı yerde turizm merkezlerinin yapılmasına gelecek. 38 ayrı turizm merkezi için şu anda planlama çalışmaları devam ediyor. Planların onaylanmasının ardından bu bölgeler turizm alanı ilân edilecek.

Yeşil Yol projesinin, tıpkı Karadeniz sahil yolu örneğinde olduğu gibi, birçok etap halinde ayrı ayrı devam etmektedir. Bu yöntem ile 2600 km`lik ve birden çok ili ilgilendiren yol projesi ÇED sürecinden kaçırılmış olmaktadır! 

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak imar baskısı altındaki yaylalarımıza yenilerinin eklenmesi endişe verici buluyoruz. "…kamu yararı ve zaruret olması halinde, gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verilebilir" ifadesine dayanarak yayla alanı olmaktan çıkarılan alanların hangi kamu yararı ve hangi zaruretle çıkarıldığı sorularının cevaplarını istiyoruz. 

Bu doğa katli karara imza atan Cumhurbaşkanı`ndan bu karardan dönmesini istiyor ve TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak sesleniyoruz; "bu karar doğanın bir kez daha katledilmesidir, bu kararla neler olabileceğini net olarak görebiliyoruz. Söz konusu kanunun ilgili maddesinde bu alanlara neler yapılacağı açıkça yazıyor; Bu, bütün doğal kaynaklarımızın olduğu alanları, kamu alanlarını kontrolsüz olarak sermayeye sunmak demektir. Oysa ki geleceğimizin de teminatı olan yaylalarımız ülke insanlarını gelecek yıllara ve hatta sonsuza kadar taşıyacak olan doğal kaynaklarımızdır." 

Alınan bu kararla "yayla"larımız işgal altındadır. Bu kararla yaylalarımız sermayeye peşkeş çekilecek, kontrol ve denetim ortadan kalkacak, rant tesislerini kuracaktır. Yok olup gidecek olan bizim ortak alanlarımız, yaşam alanlarımız, bize atalarımızdan kalan emanet, geleceğimize bırakacağımız mirastır...

Bu karar ile elimizden alınanlar yalnızca doğal kaynaklarımızdan olan yaylalarımız değil, aynı zamanda çok ciddi bir kültür ve kimlik kaybıdır. 

"126 Yayla Alanı" ve doğal alanlar farklı kullanımlar ile özel ve tüzel kişilere, ticarete, ranta açılarak ekonomiyi kurtaracak alanlar değildir. Doğal, kültürel ve tarihi alanlarımız, kıyılarımız, yaylalarımız, ormanlarımız halkındır, geleceğindir, sermayeye peşkeş çekilemez. Siyasi iktidar bu alanlardan elini çekmeli, sahip çıkmalı ve korumalı, alınmış olan bu karardan derhal geri dönülmelidir. Unutmayalım "Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık".

Halkımız, son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde betonu, demiri dişleyemeyeceğini, parayı yiyemeyeceğini Kızılderililer kadar iyi bilmelidir.


Okunma Sayısı 94
Fotoğraf Galerisi