TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

17 AĞUSTOS MARMARA DEPREMİNİ VE 12 YILLIK DUYARSIZLIĞI UNUTMADIK

MERKEZ
16.08.2011

Marmara Depremi üzerinden on iki yıl geçti. Afet risklerinin merkezinde olan ülkemizde, sorumlu konumdaki kurumlar ve yöneticiler yıllardır sessizlik içinde.Sessizliğe derinlik katan siyasileri sorgulamayan, vatandaşlık haklarını karanlık bir film gibi izleyen, sonuçlarına katlanmak durumunda olduğu izlenimi verilen bir toplum ve izlettirmekten rahatsız olmayan yönetimler var.

KAMUOYUNA DUYURULUR

17 AĞUSTOS  MARMARA  DEPREMİNİ  VE 12  YILLIK  DUYARSIZLIĞI UNUTMADIK

Marmara Depremi üzerinden on iki yıl geçti. Afet risklerinin merkezinde olan ülkemizde,  sorumlu konumdaki kurumlar ve yöneticiler yıllardır sessizlik içinde.

Sessizliğe derinlik katan siyasileri sorgulamayan, vatandaşlık haklarını karanlık bir film gibi izleyen, sonuçlarına katlanmak durumunda olduğu izlenimi verilen bir toplum ve izlettirmekten rahatsız olmayan yönetimler var.

17 Ağustos 1999‘da yaşanan büyük yıkımdan sonra, toplumsal ve siyasal hataların hızla düzeltileceği sanılmıştı. Her 17 Ağustos‘ta  bu beklentilerle  hatırlama, bilinçlenme, ders çıkarma ve eksikleri görme eksenli açıklama ve etkinlikler yapıldı. Ancak üzülerek görüyoruz ki, karar verme erkini elinde tutanlar giderek artan biçimde, yalın gerçeklikten olduğu kadar, bilim alanından da kopmakta, bilimsel ve teknik doğruları göz ardı etmektedir.

Peyzaj Mimarları Odası olarak; Türkiye‘de yerleşmelerin afet riski gösteren bölgelerdeki hızlı ve plansız büyümesi, yatırımların bu alanlarda yoğunluk kazanmasıyla yüksek risk yığılmalarının oluştuğu ve kentlerimizin doğa güçleri karşısında sınanmasının yeni başlamış olduğunu bir çok kez kamuoyu ile paylaşmış ve afet öncesi risk azaltma ve risk faktörlerini esas alan mühendislik ve planlama anlayışının göz ardı edildiği ve sektörel planlama anlayışı ile kurgulanan. özellikle afete yönelik sorunların en vahim boyutlarıyla yaşandığı büyükşehirleri biçimlendirecek parçacı düzenlemeler olarak yasalaşan ve yürürlüğe giren Büyükşehir, Belediye, İl Özel İdaresi ve Kentsel Dönüşüm Yasaları ile, ne yerel yönetim ne de imar mevzuatı reformu oluşturulamayacaktır.

Yerleşim planlarını düzenleyen imar mevzuatı içerisinde yer alan planlama disiplinleri içerisinde risk azaltma yöntemlerinin belirlendiği mühendislik çalışmalarının yansıması ile oluşturulacak planlamalarda risk yönetim alanlarının varlığı önem kazanmaktadır ve peyzaj mimarlığı disiplini olası risklerde insan güvenliği ve sağlığını korumada önemli plan kararlar geliştirerek kentsel risk yönetim alanlarının niteliğini belirler.

Deprem ve sonrası kentlerin risk alan yönetimi için, peyzaj mimarlığı disiplini görmezden gelen her yönetim insan sağlığı ve güvenliğinde de risk almaktadır. Kentlerin risk yönetimi ilkeleri doğrultusunda yapacağı planlama çalışmalarına peyzaj mimarlığı disiplinine yer vermeli ve mutlak peyzaj planlama hükümleri ile plan kararlar alınmalıdır. Çünkü, peyzaj mimarlığı disiplini kentlerin olası risk faktörleri karşısında alan yönetimini belirleyen halkın güven ve sağlığını koruma altına alacak plan kararları alan bir disiplindir. Ancak hala ülke mekânlarını oluşturan kent ve kır yerleşimlerindeki yapılaşmaları belirleyen imar plan ve uygulamalarında bu güne kadar tespit edilen sorun ve çözüm önerilerinin  birçoğunun uygulamaya sokulmasında büyük güçlükler ve açmazlar yaşanmakta; geleneksel ve alışılmış uygulamalarda ısrar edilmekte ve sistematik yanlışlıklar sürdürülmektedir.

Marmara depreminde alışılmış uygulamalardan kaynaklı on binlerce insanımızı kaybettiğimiz ve kentlerimizin yanlış planlanmasından dolayı risk yönetim alanları/açıklıkları bulunmayan bir yapılaşma ve yerleşme planları olduğu gerçeğini kabul etmek, deprem ve olası afet riskleri azaltan mühendislik çalışmaları ile birlikte kentsel risk yönetim alanlarının önemi kabul edilmelidir.

Deprem başta olmak üzere, afetleri bir planlama sorunu olarak algılamadığımız, kentlerimizi ve insanımızı ısrarla sürdürdüğümüz rant odaklı politikalara feda ettiğimiz,  afetlerin yıkıcı etkisi her seferinde yüreğimizi kavuracaktır. . Odamız sahip olduğu bilimsel-teknik bilgiyi planlı, sağlıklı bir kentsel gelişmeyi sağlamaya yönelik olarak toplumun hizmetine sunmaya devam edecektir. Kentlerimiz doğası, tarihi-kültürel mirası, insanı ile bir bütün olarak planlandığında, doğanın eşiklerine saygı duyulduğunda ve planlama süreci insanı ve doğayı anlama süreci olarak görüldüğünde insanların canının alan değil, insan sağlığı ve güvenliğini koruyucu hale gelecektir.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak; yaşadığımız tüm toplumsal kaygıları kamuoyu ile paylaşırken; sorunun çözümü için öncelikle doğru teşhis, afetlere ve depreme karşı, sadece yapı güçlendirme ve zemin özellikleri açısından uygun yerleri seçme olarak algılamanın önemi ancak yetersizliği ile birlikte afet sonrası risk sakınımları içerisinde yönetim planlaması eksikliğini vurgulamak ve kentsel planlamada ilgili tüm planlama ve mühendislik alanlarının bilimsel ve teknik varlığının kabulüne davet ediyoruz.

Depremlerin ve doğa olaylarının "afet" olarak yaşanması ülkemizin ve halkımızın yazgısı olamaz! Olmamalıdır!

Saygılarımızla.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

9.Dönem Yönetim Kurulu

 

 

 

Okunma Sayısı: 1221