3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜNDE: İNSAN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKLERİ BAĞLAMINDA ENGELLİLER
İnsanlığın haklar ve özgürlükler uğruna verdiği mücadele boyutlandıkça, Bildirge‘de yer alan açılımlar yetersiz kalmaya başlamış toplum içinde etnik köken, cinsiyet, renk, sınıfsal farklılıklar nedeniyle farklı konumda bulunanları tanımlayan ve haklarını biçimlendiren sözleşmeler gündeme gelmiştir. Ancak bir kesim, toplumda fark edilmediği, fark edilemediği için yakın zamana kadar haklar ve özgürlükler tanımlamasının içinde yer alamamıştır. Bu kesim fiziksel veya zihinsel yetersizliği olanlar, yeti kaybına uğrayanlar, hastalıkları süreklilik kazananlardan oluşan "engelli"lerdir.
3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜNDE:
İNSAN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKLERİ BAĞLAMINDA ENGELLİLER
İnsan haklarını tanımlayan ve teminat altına almaya çalışan belgelerin en gelişmiş örneği, 1948‘de kabul edilen BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi‘dir.
İnsanlığın haklar ve özgürlükler uğruna verdiği mücadele boyutlandıkça, Bildirge‘de yer alan açılımlar yetersiz kalmaya başlamış toplum içinde etnik köken, cinsiyet, renk, sınıfsal farklılıklar nedeniyle farklı konumda bulunanları tanımlayan ve haklarını biçimlendiren sözleşmeler gündeme gelmiştir. Ancak bir kesim, toplumda fark edilmediği, fark edilemediği için yakın zamana kadar haklar ve özgürlükler tanımlamasının içinde yer alamamıştır.
Bu kesim fiziksel veya zihinsel yetersizliği olanlar, yeti kaybına uğrayanlar, hastalıkları süreklilik kazananlardan oluşan "engelli"lerdir.
Engellilerin haklarını, özgürlüklerini tanımlarken ayrımcılık önemli bir noktadır. Yaşanılan hemen her hak ihlalinde başat konumda olan "ayrımcılık" başlığı, sorunu yeni keşfetmeye başlayan bir toplum için engellilerin gündeme taşınması, haklar, örgütlenme ve mücadele düzleminde ele alınması artık kaçınılmaz bir zorunluluk halini almıştır.
Ülkemizde engellilerin önemli bir kısmı en temel hizmetleri alabilme olanağından yoksun olduğu gerçeğinden hareketle engellilerimiz, başta fiziki çevre koşullarının yetersizliği ve uygunsuzluklar nedeniyle birçok temel haklarından yararlanamayarak yaşamla da mücadelede yalnızdır.
Ülke genelinde okur-yazarlık oranı yüzde 95‘e yaklaşırken, engellilerde bu oran yüzde 60‘lar düzeyinde kalmaktadır.
Çalışma hakkının kullanımı yönünden engellilerin durumu ise çoğunluğun istihdam dışında kaldığını söylemek mümkündür. Özel sektörde %3, kamu sektöründe %4 ve devlet memurluğunda %3 oranında engelli çalışan istihdam edilmesi zorunlu olmasına rağmen engelli personel istihdam edilmediği durumlarda istihdam edilmeyen için para cezası uygulanmakta , ancak para cezası devlet memurluğu kontenjanı için uygulanmamaktadır.
Devlet Personel Başkanlığı Haziran 2013 verilerine bakıldığında toplam memur sayısının yüzde %3‘ü olan 55.334 kişilik engelli kontenjanında 23.545 kişilik engelli açığı bulunmaktadır.
Türkiye genelinde işgücüne katılım oranı 2006 verilerine göre % 48‘dir. Buna karşılık süreğen hastalığı olan vatandaşlarımızın işgücüne katılımı % 22.8 düzeyindeyken, diğer engelli gruplarında bu oran % 21.7‘ye düşmekte kadınlarda ise % 7 ‘dir.
Sağlık hizmetlerinden yararlanabilen engellilerin oranı yüzde 55.7 ‘dir.
Bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanabilen engellilerin oranı yalnızca yüzde 5.9 ‘dür.
Engelli yurttaşlarımız için özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri devletin asli yükümlülüğü olmasına rağmen bu alan son yıllarda hızla özel sektöre devredilmiştir.
Ülkemizdeki işsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığının kıskacı altında engelli yurttaşlarımız bu hizmetlere ulaşamamaktadır.
Sosyal devletin tasfiyesi ile daha fazla kar hırsının ağır faturası engelli yurttaşlarımıza da ödetilmektedir. Engelli yurttaşlarımızın piyasanın acımasız koşullarına teslim edilmesi kabul edilemez bir durumdur.
2005 yılında çıkarılan 5378 sayılı Özürlüler Yasası, başta belediyeler olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarına, engellilerin kentsel mekânlara erişilebilirliğini sağlayacak düzenlemeleri 7 yıllık süre içinde gerçekleştirilmesi görevini vermişti. Ne var ki, sürenin bitimi olan 7 Temmuz 2012 tarihine gelindiğinde, kamunun üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği anlaşılmış ve yasanın öngördüğü süre "gerekli tedbirlerin alınabilmesi amacıyla" 3 yıl daha uzatılmıştır.
Bu durumun üzerinden bir yıllık bir süre daha aşılmış olmasına rağmen kentlerin dönüşümü- dönüşümden rant yaratma telaşına düşen merkezi ve yerel otoritede bir değişiklik olmamış, engelli yurttaşlarımızın fiziki ve sosyal mağduriyetleri yine siyasilerin gündeminden düşmüştür.
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde kamuoyu ile paylaşmak isteriz ki; sosyal devletin tasfiye edilmesi ve devletin üstlenmesi gereken sorumlulukların piyasa koşullarına havale edilmesinin en çok vurduğu kesimlerden biri olan engelli yurttaşlarımızın sözcüsü olmaya devam edeceğiz.
Saygılarımızla.
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
10. Dönem Yönetim Kurulu
En Çok Okunanlar
- PEYZAJ MİMARLIĞI HİZMETLERİ EN AZ BEDEL HESABI, ARTIK ODAMIZ OTOMASYON SİSTEMİ ÜZERİNDEN ÜYELERİMİZİN HİZMETİNE AÇILDI /2010 Okunma Sayısı:35806
- MESLEKİ DENETİM UYGULAMASI /2007 Okunma Sayısı:35012
- SÖZLEŞME ÖRNEKLERİ /2007 Okunma Sayısı:34353
- BÜRO TESCİL BELGESİ (BTB) ALMA KOŞULLARI /2007 Okunma Sayısı:34305
- KAMU İHALE KURUMU HÜKÜMLERİ GEREĞİ İŞ BİTİRME BELGESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME /2008 Okunma Sayısı:33411
- MESLEKİ TANINIRLIĞIMIZDAKİ EN ÖNEMLİ ADIM /2006 Okunma Sayısı:33114
- SÖZLEŞMELİ/ÜCRETLİ PEYZAJ MİMARI ASGARİ ÜCRETLERİ /2011 Okunma Sayısı:31481
- KEŞİF-METRAJ VE İHALE DOSYASI HAZIRLANMASI /2009 Okunma Sayısı:29517
- TESCİLLİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÜRO VE ŞİRKETLERİ 2009 /2009 Okunma Sayısı:26957
- KURAKLIK PEYZAJI /2007 Okunma Sayısı:19813