TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

“KUŞADASI PEYZAJ DEĞERLERİ" PANELİNE KATILDIK

“KUŞADASI PEYZAJ DEĞERLERİ" PANELİNE KATILDIK
MERKEZ
28.04.2017

25 Nisan 2017 tarihinde Aydın İl Temsilciliğimiz ve Kuşadası Belediyesi tarafından ortak "Kuşadası Peyzaj Değerleri" paneli gerçekleşti.

 

25 Nisan 2017 tarihinde Aydın İl Temsilciliğimiz ve Kuşadası Belediyesi tarafından ortak "Kuşadası Peyzaj Değerleri" paneli gerçekleşti.


Konuşmacı olarak Odamız Genel Başkanı Ayşegül Oruçkaptan, Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tanay Birişçi, Akdeniz Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümünden Prof. Dr. Sibel Mansuroğlu, Odamız İzmir Şube Başkanı Özay Yerlikaya ve Aydın İl Temsilcimiz Özlem Sarohan yer aldı.


Moderatörlüğünü Ayşegül Oruçkaptan`ın yaptığı panelde Kuşadası`nda turizm etkisinde kentleşmeye bağlı doğal ve kültürel peyzaj değişimleri, Kuşadası kentsel biyotop haritalama çalışmaları ve Kuşadası Park ve Bahçeler Müdürlüğü`nün peyzaj çalışmaları konuları ele alındı.

İbramaki Sanat Galerisi‘nde düzenlenen etkinlik öcesinde; Kuşadası Belediye Başkanı Özer KAYALI makamında ziyaret edildi. Kuşadası kentinin genel sorunları üzerine konuşularak, sağlıklı bir kentleşme modelinin gerçekleştirilmesi yönünde neler yapılabileceği değerlendirildi. 

 

Oda Başkanımız Ayşegül Oruçkaptan`ın Açılış Konuşması

Hepinizi TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Kuşadası Belediye Başkanına, Aydın il Temsilcimize, Kuşadası Belediyesine Kuşadası`nı böylesine bir panelle masaya yatıracak olmalarından ötürü şahsım ve PMO adına teşekkür ederim.

Dünya bütününde küreselleşme, tüm zamanların en geniş yerleşim alanlarını yaratacak şekilde büyüdü. Tarihte ilk kez, 2007`de, dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşamaya başladı.

Bu büyüme olağanüstü hızda kentleşme süreci ile desteklenirken, sosyal ayrım ve çevresel değerlerin bozunumu etkisini artırdı.

Kentler birer peyzaj unsuru olarak benimsenmeli; kentlerin dünü, bugünü ve yarını arasında bağ kurup kültürel kimlik ve ekolojik bütünlüğünü kazanmak en temel bakış açısı olmalıdır. 

Kent peyzajları dinamiktir,

İnsanların bir arada yaşadıkları alanlar, sosyal ve ekonomik değişimlere ilham verir.

Kent peyzajları canlıdır,

Kentlerimiz, doğaya ve sağlıklı çevre yaratımı sürecinin oluşumuna güvenen organik yapılar olarak düşünülmelidir.

Her ne kadar kentler ekonomik gelişim için innovativ merkezler olsalar da, sosyal ve çevresel problemler karşısında korunmasız alanlardır. Ve bu yüzden kentlerin gelişimi ve geleceği güvence altına alınmalıdır.

Yaşadığımız çevrenin bütünündeki bu hoyratlık, gezegenimiz açısından, kaçınılmaz bir son olan küresel ısınma ritmini artırmış, iklim değişikliğinin de etkisiyle dramatik sağlık sorunları ve hastalıklara karşı korunmasız kalmamıza sebep olmuş, kentin hava kalitesinden tüketim alışkanlıklarına kadar birçok olumsuzluğa neden olmuştur.

Farkına varmalıyız ki ekonomik modeller, şehirler üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. Bu önlenemeyen ve plansız büyüme, tahrinbata, işsizliğe, sağlıksız konutlara, sosyal çatışmaya ve şiddete yol açmaktadır.

Tüm bunların sonucunda sağlıksız kent dokusu, halkın kentlere önlenemez göçlerine ve devam eden neo-liberal müdahalelerle kendisini yeniden var etmektedir.

Aslında iki seçenek vardır.

Ya yaşamı savunmak….

Yada yok oluşu, kayboluşu seyretmek.

Tam da bu noktada; 

21. yüzyıl Türkiye`sinin yaşadığı en büyük sorunun kentleşme ve kentli yaşamı olduğunun altı tekrar çizerek, Kuşadası`nın da bütünlüklü olarak yaşadığımız süreçten, kendi payına düşen kısmını aldığını görmekteyiz.

Plansız kentleşme sonucu turistik bir sahil kasabası idealinden sapmış, denetimsiz ve programsız gelişmiş, ulaşım ve yoğun yapılaşmadan nasibini almış, arazi rantı ve emsal artışları sonrası, ülkenin geri kalanında da rastladığımız biçimde etkilenmiş bir kent dokusudur Kuşadası.

Kentleşme baskısı en önemli etkisini kıyı şeridinde ve verimli tarım alanlarında göstermiştir.

Bugün hala lokal olarak tüm kıyı kentlerinde rastlanılan; kent içine sıkışmış portakal, mandalina bahçelerinin, zeytinliklerin neredeyse tümü yok edilmiş durumdadır. Yok olmamış olan bölümleri ise kentin yoğunluklu baskısına maruz kalmıştır.

Kentin kimliğini var eden doğal ve kültürel unsurlar ivedilikle koruma altına alınmalı, peyzaj onarım planları yapılarak, az önce bahsettiğim kentleşme baskısından aşamalı olarak kurtarılmak zorundadır.

Kuşadası, bütünüyle turizm merkezi olması idealinden yola çıkmış olmasına karşın, tarihi kent merkezi ve kıyı şeridi dışında kalan kısmında sıradanlaşmış ve kimliğini yaşatma becerisini kaybetmiştir.

Bunun yanı sıra planlama süreçlerinde doğal ve ekolojik veriler sürece dahil edilmediği için, coğrafyanın ve iklimin kendisine vermiş olduğu avantajları da kullanamamıştır.

Bugün için ilçenin en cazip kentsel mekanını oluşturan kıyı kullanımı dahi neredeyse 7-8 katlı beton bloklar tarafından hapsolmuş ve kentin nefes koridorları engellenmiştir. Kadınlar plajı ve kent merkezi arasında yaya ilişkisi yok denecek kadar azdır. Denizden gelen rüzgarlar bu yoğunluğun oluşturduğu bariyerler nedeniyle kent içine ulaşamamaktadır.

Kıyı boyunca yaya sürekliliğinden söz etmek güç olduğu gibi tarihi Kuşadası surlarının bulunduğu bölgede ise kentin en hâkim noktası olan alana müdahale edilemediği veya edilmemesi sebebiyle kimliksiz mekân üretimleri (gecekondulaşma) yoğunlaşmıştır.

Bu bölgede geçmiş yıllarda başlatılan kentsel dönüşüm projelerinin derhal merkezi olarak yürütülen kentsel dönüşüm politikalarının dışına taşınması, kendi öznel koşullarıyla sürecin örgütlenmesi gerekmektedir. Sur bölgesini koruma altına alacak farklı bir kentsel dönüşüm stratejisi zorunludur.

Bugün için yeşil bir ağdan söz etmek Kuşadası için ise mümkün değildir. Kuşadası içerisinde açık ve yeşil alan varlığı olarak ifade edilebilecek  portakal ve mandalina bahçeleri, zeytinlikler  yok denecek azdır. Kent içerisindeki en önemli yeşil alan varlığı Adalızade mezarlığıdır. Kent bütününde irili ufaklı bahçelerden başlanarak kent bütününde bir yeşil alt yapı çalışması yapılmalı, ameliyat titizliğinde müdahale edilmelidir. 

Ayrıca, Kent bir yağ lekesi gibi doğuya doğru denetimsiz bir bicinde yayılmaya devam etmektedir. Bu denetimsiz yayılma ile birlikte mevcut tarım alanları da hızla yok olmaktadır.

Panelin başarılı ve verimli geçmesini diliyor, hepimize kolaylıklar diliyorum.

 

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

12. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı

 


 

 

Okunma Sayısı: 288
Fotoğraf Galerisi