TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

ALİAĞA TERMİK SANTRAL YAPIMI İÇİN VERİLEN ÜRETİM LİSANSI YASAL DEĞİLDİR!

MERKEZ
02.09.2009

Aliağa’da Termik Santral yapımına ilişkin olarak, İzdemir Enerji Elektrik Üretim A.Ş.ye verilen 04.06.2009 tarihli üretim lisansının geri alınması istemi için Odamız, Ziraat, Kimya ve Çevre Mühendisleri Odası ile birlikte başvuruda bulunduk.

ALİAĞA TERMİK SANTRAL YAPIMINA İLİŞKİN İZDEMİR ENERJİ ELEKTRİK A.Ş. YE VERİLE ÜRETİM LİSANSI YASAL DEĞİLDİR. 

Aliağa‘da Termik Santral yapımına ilişkin olarak, İzdemir Enerji Elektrik Üretim A.Ş.ye verilen 04.06.2009 tarihli üretim lisansının geri alınması istemi için Odamız, Ziraat, Kimya ve Çevre Mühendisleri Odası ile birlikte başvuruda bulunduk. 

Odamızın da içinde bulunduğu ve yaşam hakları ile doğal kaynaklarımızın korunumu için mücadele veren tüm demokratik kitle örgütleri ile uzun soluklu takip edilen Aliağa‘da son durum...

Aynı  bölgede kurulması düşünülen termik santral için Odamız ve Çevre Mühendisleri Odası ile birlikte yaptığımız girişimler sonucunda; Enka Enerji Üretim A.Ş. ‘ye 06/03/2008 tarihinden itibaren 49 yıllığına verilen üretim lisansının iptali için açılan davalarda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK)‘nun  07.05.2009 tarihli kararı ile "...ÇED olumlu kararı veya ÇED Gerekli Değildir Kararı alınmadan üretim lisansı verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığından üretim lisansının yürütülmesinin durdurulmasına..." kararı almış bulunmaktaydık.. 

Ama yine vazgeçmediler ve bu sefer de İzdemir Enerji Elektrik Üretim A.Ş. ye üretim lisansı verdiler ve 04.06.2009 tarihli üretim lisansı ile kurulacak termik santral için henüz verilmiş "ÇED OLUMLU KARARI" ya da  "ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARI" bulunmadığını bile, bu durumda üretim lisansının da açıkça hukuka aykırı olduğunu bile bile... 

Peyzaj Mimarlığı  camiasının yakından takip ettiği Aliağa‘da kurulu bulunan sanayi tesisleri nedeniyle bu yöre zaten kirliliğin yoğun yaşandığı ve sınır değerlerin fazlasıyla aşıldığı bir bölge olduğu bilinmektedir. Varolan tesislerin yarattığı hava, su ve toprak kirliliğinden tüm bölge olumsuz etkilenmekte, lisans verilen Termik Santral, teknolojik tüm önlemler alınsa bile, yalnızca Aliağa için değil, İzmir Kenti ve Kuzey Ege kıyıları ve bölgenin tamamı için büyük bir çevresel felaket yaratacaktır.

Aliağa‘da kömür yakıtlı termik santralle elektrik üretiminin sağlanacağı projeye ilişkin olarak, çevreye uyumlu olup olmadığının belirlenmesi için bir ön çalışma yapılmasına dahi ihtiyaç bulunmamaktadır. Aynı bölgede kurulacak bir termik santralin olumsuz etkilerinin olacağı yaklaşık 18 yıl önce Danıştay 10. Daire 1990/2278 E ve 1992/1672 K sayılı kararı, Danıştay 6.Daire 1999/1498 E. 2000/6482 K. sayılı kararı, Danıştay İ.D.D.G.K. 1989/422 E. sayılı kararları ile sabittir. 18 yıl önceki koşullarda dahi yapılan uzman incelemeleriyle durum saptanmıştır.

Lisans işleminin 4628 sayılı yasanın 1. maddesine aykırılık taşıdığı  ortadadır.

Danıştay kararının  dayanağını oluşturan 13.12.1991 tarihli raporda özetle;  "...Aliağa- Yeni Foça yolunun sonundaki kızılçam ormanı içinde ve dışında bulunan bitkilerin sağlıksız olduklarının anlaşıldığı, yapraklarının sararıp, kızardığının ve normal yaşam sürelerinden önce kimilerinin öldüğünün görüldüğü (...) kirli hava içerisindeki kükürt dioksit, azot oksitleri, foto oksidanlar, flor, klor, hidrokarbonlar ve toz halindeki ağır metallerin bir kısımlarının ağaçlar ve öteki bitkiler üzerinde birikerek yağışlarla asitlere dönüştüğü, bir kısmının da havada yağış ve sisi etkisiyle asitli yağmurlar halinde bitkiler üzerine ulaştığı, bu halin bitkilerin yaşam faaliyetlerinde en önemli görevi yapan yaprakların koruyucu örtü tabakasında tahribat yaptığı ve yaprağın asimilasyon dokusunun özellikle de klorofilinin yapısını bozduğu, yaprakların doğal ömürlerinden önce solmasını, kuruması ve dökülmesini gerçekleştirdiği ve bunlarda küçülmeler görüldüğünün saptandığı sonuçta, uç ve yan tomurcukların uzamasının kısıtlandığı, ayrıca gövde ve dalların kalınlaşmalarının da engellendiği ve yıllık halkaların fazlasıyla daraldığı ve böylece odunsu bitkilerde tepelerin seyrekleştiği uç kısımlarının kuruduklarının görüldüğü (...)uzun ömürlü odunsu bitkilerin hava kirliliğinin sebep olduğu sağlıksız yaşam nedeniyle , toprakta depolanan asitlerle de etkilendiği, köklerin normal fonksiyonlarını yapamaz hale geldiği, topaktaki besin maddelerinin bitkilere ulaşmadığı ve topraktaki ağır metallerin görülmesi suretiyle kök zehirlenmelerine sebebiyet verdiği (...)kızılçamlarda bireysel ve toplu kurumaların Aliağa Körfezi ardında dahi görüldüğü (..)Aliağa Körfezinden 10 km. uzaklıktaki yerlerin de kirliliğin etkisi altında kaldığı (...)hava kirliliğinin en önemli kriteri olan kükürt dioksit ve askodoks partikül miktarı bakımından hava kalitesinin korunması yönetmeliğinde belirtilen satandart değerlerin civarında olduğu ve bazı anlarda bu değerleri geçtiği, özellikle kimya endüstrisinin ise atık sular yanında havayı kirleteceğinin kesin olduğu (...)yeraltı sularında organik artıkların kirliliğin standart değerlerinin üzerinde olduğu (...)mevcut kirlilik durumunun doğal bitki örtüsü ve tarımsal ürünler üzerinde olumsuz etkiler yaptığı ..." denilmektedir.

Aliağa ve yöresinde 1991 yılında bile çevre kirliliği tehlikeli boyutta olduğu, düzenlenen raporlara göre; 17-18 yıl öncesinde çevre kirlenmesi tehlikeli boyuta ulaşmış olan Aliağa ve yöresinde, bu süre için iyileşme olmadığı gibi, kirletici tesislerin sayısı her geçen gün arttığı bilindiği halde sermaye için yaşam kaynaklarının kirliliğinin, insanca yaşam değerlerin korunmasının hiçbir önemi yoktur. 

Okunma Sayısı: 1332