TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

AOÇ, "KÜLTÜREL PEYZAJ OLARAK TESCİL EDİLEMEZ"KARARINI YARGIYA TAŞIDIK

AOÇ, "KÜLTÜREL PEYZAJ OLARAK TESCİL EDİLEMEZ"KARARINI YARGIYA TAŞIDIK
MERKEZ
31.10.2012

Odamız ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile birlikte hazırladığımız dosya olan ,AOÇ’nin kültürel peyzaj alanı olarak tescil edilmesi talebi ile yapılan başvuruya, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 31.07.2012 tarih ve B.09.0.TVK.0.10.04.00/5579 sayılı kararının yürütmesinin durdurulması ve iptaline ilişkin olarak yargıya müracaat ettik.

AOÇ, "KÜLTÜREL PEYZAJ TESCİLİ YAPILAMAZ" KARARINI YARGIYA TAŞIDIK 

Odamız ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile birlikte  hazırladığımız dosya olan ,AOÇ‘nin kültürel peyzaj alanı olarak tescil edilmesi talebi ile yapılan başvuruya,  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın 31.07.2012 tarih ve B.09.0.TVK.0.10.04.00/5579 sayılı kararının yürütmesinin durdurulması ve iptaline ilişkin olarak yargıya müracaat ettik.

Odamız ve TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, Çevre Şehircilik Bakanlığı‘na ve Kültür Turizm Bakanlığı‘na  03.07.2012 tarihli yazı ile Atatürk Orman Çiftliği alanının "Kültürel Peyzaj Alanı" olarak tescil edilmesi amacıyla Unesco‘ya (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) başvurulmasını talep etmiş ve  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünce bu talebe "ilgili mevzuat kapsamında I. ve III. Derece doğal sit alanı olarak tescil edilen ve koruma altına alınan Atatürk Orman Çiftliği Bakanlığımız çalışma ve görev kapsamında değerlendirildiğinde kültürel peyzaj özelliği taşımamaktadır" denilerek olumsuz cevap verilmiştir.

Yargıya taşıma GEREKÇELERİMİZ;

Anayasa madde 63‘e aykırıdır.

Anayasanın 63.maddesinde "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır." hükmü yer almaktadır. Odamızın sunduğu bilimsel rapora rağmen, sadece Ankara için değil ülke için çok büyük önem taşıyan, tarih, kültür ve tabiat varlığı özelliklerinin hepsini barındıran Atatürk Orman Çiftliği‘ni kültürel peyzaj alanı olarak tescili için gerekli girişimlerde bulunmamıştır.

Yargı sürecine taşınmış olan tescil talebi hakkında Türkiye‘nin de taraf olduğu 14.02.1983 tarih ve 17959 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanan Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmeye aykırıdır.

Sözleşmenin 4.maddesinde "Bu Sözleşmeye taraf olan devletlerden her biri 1. ve 2. maddelerde sözü edilen ve topraklarında bulunan kültürel ve doğal mirasın saptanması, korunması, muhafazası, teşhiri ve gelecek kuşaklara iletilmesinin sağlanması görevinin öncelikle kendisine ait olduğunu kabul eder. Bunun için kaynaklarını sonuna kadar kullanarak ve uygun olduğunda özellikle mali, sanatsal, bilimsel ve teknik alanlarda her türlü uluslararası yardım ve işbirliği sağlayarak elinden geleni yapacaktır."

5.maddesinde "Bu Sözleşmeye taraf olan her Devlet topraklarındaki kültürel ve doğal mirasın korunması, muhafazası ve teşhiri amacıyla etkili ve faal önlemlerin alınmasını sağlamak için, mümkün olduğunca her ülkenin kendi koşullarına uygun biçimde şu çabaları gösterecektir:

a) Kültürel ve doğal mirasa, toplumun yaşamında bir işlev vermeyi ve bu mirasın korunmasını kapsamlı planlama programlarına dahil etmeyi amaçlayan genel bir politika benimsemek;

b) Kültürel ve doğal mirasın korunması, muhafazası ve teşhiri için, halen mevcut değilse, topraklarında bir veya daha fazla hizmet kurumunu, işlevlerini ifaya yeterli olacak görevli ve araçlarla kurmak;

c) Bilimsel ve teknik çalışma ve araştırmaları geliştirmek ve Devletin kültürel ve doğal mirasını tehdit eden tehlikelere karşı harekete geçmesine olanak sağlayacak müdahale yöntemlerini mükemmelleştirmek;

d) Bu mirasın saptanması, korunması, muhafazası, teşhiri, yenileştirilmesi için gerekli olan uygun yasal, bilimsel, teknik, idarî ve malî önlemleri almak; ve

e) Kültürel ve doğal mirasın korunması, muhafazası ve teşhiri konularında eğitim yapan ulusal veya bölgesel merkezlerin kurulmasını veya geliştirilmesini desteklemek ve bu alandaki bilimsel araştırmaları teşvik etmek"

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, söz konusu tescil için UNESCO‘ya mürecaat edilmesi talebimizi red ederek, Sözleşmede öngörülen amaç yükümlülüklere aykırı davranmaktadır.

Dava konusu işlem Türkiye‘nin de taraf olduğu Granada,  Paris ve Avrupa Peyzaj Sözleşmesine de aykırıdır.

Granada Sözleşmesi 1985. (Türkiye imzaladı) 

Sözleşmeye göre, Taraf devletler ".......bu tarihsel varlıkların envanterlerini oluşturmayı, bu tarihsel varlıklara zarar verebilecek tehlikeli durum doğduğunda, en kısa zamanda gerekli dokümanları hazırlamayı, mimari mirasın korunması için gerekli denetlemeleri yapmayı, korunan varlıkların bozulmasını, hasar görmesini veya yıkılmasını, önlemeyi......" taahhüt ederler. (03.10.1985 tarihinde imzalanan ve 13.04.1989 tarihli 3534 sayılı yasa ile onaylanması uygun bulunan sözleşmenin onaylanması, Bakanlar Kurulunca 18.05.1989 tarihinde kararlaştırılmıştır).

Paris Sözleşmesi 1972 (Türkiye imzaladı) 

Sözleşmeye göre, taraf devletlerden her biri ".......topraklarında bulunan kültürel ve doğal mirasın saptanması, korunması, muhafazası, teşhiri ve gelecek kuşaklara iletilmesinin sağlanması görevinin öncelikle kendisine ait olduğunu kabul eder." (Madde 4) "Sözleşmeye taraf olan her devlet topraklarındaki kültürel ve doğal mirasın korunması, muhafazası ve tehiri amacıyla etkili ve faal önlemlerin alınmasını sağlar" (madde 5) (14.04.1982 tarih ve 2658 sayılı yasa katılmamız uygu bulunan bu sözleşme, 23.05.1982 tarih ve 8/4788 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanarak, 14.02.1983 tarih ve 17959 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır)

Avrupa Peyzaj Sözleşmesi 2000 (Türkiye İmzaladı)

Sözleşmeye göre, "Ülkeler; peyzajı, bölgesel ve şehir planlama politikalarına ve kültürel, çevresel, tarımsal, sosyal ve ekonomik politikalarına ve aynı zamanda peyzaj üzerinde doğrudan veya dolaylı etkisi olabilecek diğer politikalarına katmayı yükümlenir" (Md.5). (Avrupa Peyzaj Sözleşmesi, 20 Ekim 2000 tarihinde imzaya açılmış ve ülkemiz sözleşmeyi bu tarihte imzalamıştır. "Avrupa Peyzaj Sözleşmesi‘nin Uygun Olduğuna Dair Kanun Tasarısı", 10 Haziran 2003 tarih ve 4881 nolu Kanunla onaylanarak 27 Temmuz 2003 tarih ve 25181 sayılı Resmî Gazete‘de yayınlanmıştır. )

Avrupa Peyzaj Sözleşmesi; peyzajın kültürel, ekolojik, çevresel ve sosyal alanlarda kamu yararı taşıdığını; peyzajın yerel kültürlerin biçimlenmesine katkısı sağladığını ve bunun da Avrupa kültürel ve doğal mirasının en önemli parçası olduğunu, insanın refahı ve Avrupalı kimliğinin pekiştirilmesine katkıda bulunduğunu vurgulamaktadır. Bu sözleşmeyi imzalayan her bir taraf peyzajları, yasayla, insanların çevrelerinin önemli bir bileşeni, onların paylaştıkları kültürel ve doğal mirasın çeşitliliğinin bir ifadesi ve kimliklerinin bir temeli olarak tanımayı taahhüt etmektedir.

AOÇ‘NİN ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERDE YAPILAN TANIMLARINA UYGUN OLARAK KÜLTÜREL PEYZAJ ALANI ÖZELLİĞİ TAŞIDIĞI TARTIŞMASIZDIR.

Ankara‘nın önemli belleklerinden bir olan Atatürk Orman Çiftliği 1990‘lı yıllardan itibaren 1992‘de tarihi, kültürel ve doğal değerleri sebebiyle korumaya alınmış ve 1998‘de 1. Derece doğal ve tarihi sit alan olarak koruma statüsüne girmiştir. Orman Çiftliği 2012 yılında,  önce Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanın bir plan sürecinde 3. Derece doğal sit alanı olarak koruma statüsünde önemli bir değişiklik yapılmış ve yoğun yapılaşma sürecine açılmak üzere Koruma Kurulu‘na önerilmiş ve maalesef bu gün 3. Derece sit alan statüsü kabul edilerek bu gün çok ciddi boyutlara varan bir fiziki müdahale ile karşı karşıya bırakılmıştır.

Atatürk Orman Çiftliği, Ankara‘nın bataklık ortamından alınarak bir üretim alanı haline getirebilecek bir kültür peyzajı karakteristiklerine önemli örnekler vermiş bir alan olması, tarımsal üretim ilişkilerinden yola çıkarak önemli bir sosyal üretim ilişkisi örneklemelerini sunması sebebi ile kültürel peyzaj alanıdır.

Kültürel peyzajları korumak ve tanımak için ilk uluslararası hukuk aracı haline gelen 1992 yılında Dünya Mirası Sözleşmesi ile kurulan  Komite,  kültürel peyzajı,   Sözleşmenin 1. maddesinde belirlenen "doğa ve insanın ortak eserleri" temsil ettiğini kabul etmiş ve doğal çevre tarafından sunulan fiziksel kısıtlamalar ve / veya fırsatları ve dış ve iç hem de izleyen, sosyal, ekonomik ve kültürel güçlerin etkisi altında, zamanla insan toplumu ve yerleşim evrimin açıklayıcı olarak kabul etmiştir.

Dünya Mirası sözleşmesine göre, "kültürel peyzaj" insanlığın ve doğal çevre arasındaki etkileşimi tezahürleri bir çeşitlilik kucaklar.  Kültür peyzajlar,  sıklıkla özellikleri ve sınırları da kurulmuştur doğal çevrenin ve doğanın belirli bir manevi ilişki dikkate alındığında, arazi kullanımı, sürdürülebilir belirli teknikleri yansıtmaktadır. Kültürel peyzajın korunması arazi kullanımı sürdürülebilir modern tekniklerine katkıda bulunabilir ve peyzaj doğal değerleri korumak veya artırabilirsiniz. Arazi kullanımı geleneksel formlarının devam eden varlığı, dünyanın birçok bölgelerinde biyolojik çeşitliliği destekler.  Geleneksel kültürel peyzajın korunması, biyolojik çeşitliliğin korunmasında nedeni ile de yararlıdır.

AOÇ tam da bu anlamda, insan ve doğa ilişkisinin ortaya bir mekandır.

Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından "kültürel ve doğal kaynakları ve bu bağlamda yaban hayatı ve evcil hayvanları içeren, tarihi bir olay ve bir etkinlikle birlikte olan ya da çeşitli kültürel ve estetik değerler sergileyen coğrafi alanlar" olarak tanımlanan sit olarak tanımlanmasına rağmen son yıllarda Ankara‘nın yapılaşma ve yerleşme de yağ lekesi şeklinde gelişimden maalesef büyük olumsuzluklarla etkilenen ve yok oluşa doğru sürüklenen Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin üzerinde taşıdığı kültür peyzajı izlerinin UNESCO tarafından tescil altına alınabilmesi amacıyla davalı idareye başvurulmuştur.

Kentsel kullanım alanları içerisinde bir alanın kültürel peyzaj niteliğini taşıyabilmesi için; bu alanlarda doğa ve insan eliyle oluşturulmuş öğelerin uyum içinde olması; tarihi, estetik, etnolojik ve antropolojik olarak değer taşımaları; o bölgedeki hâkim doğa unsurlarını, arazi kullanım biçimlerini ve geleneksel yaşamın sürdürüldüğü dokuları bölge adına temsil edebilmeleri aranan diğer nitelikler taşıması gerekmektedir.  Aslında tüm peyzaj alanlarının kültürel öğeleri vardır. Çünkü tüm bu alanlar insan eliyle oluşmuş eserler içerirler. Ancak, bir alanın "kültürel peyzaj" alanı niteliği kazanması için doğa/insan birlikteliğinin zaman içerisinde önemli ürünler vermesi ve bu ürünlerin uyum içerisinde olması gerekmektedir.

AOÇ, insan ve doğa birlikteliğinin en yüksek örneklerinden biridir. Kentsel tarım alanı olarak Ankara kent peyzajının önemli bir örneğini oluşturan AOÇ kültürel peyzaj alanı olarak ilan edilmelidir.

Ayrıca; Atatürk Orman Çiftliği, bir özgürleşme hareketinin, özellikle tarımı ve tarımsal emeği dönüştürme hareketinin deney alanı olmuştur. Bu örnek çiftlik yalnızca tarımsal üretimle sınırlı bir tasarı olmayıp Cumhuriyetin kuruluş yıllarında izlenen kentleşme siyasalarının, toplumsallaşma ve ilerleme düşüncesinin önemli bir halkasını oluşturması, 

İktisadi bağımsızlık temelinde, sanayi ve ticaret ile tarımın, kır ile kentin bütünleştirilmesi, kooperatifler ve devlet çiftlikleri yoluyla örgütlenme, sanayi kentlerinin yaratılması, sanayi kentleri ile tarımsal gelişme bölgelerinin bütünleştirilmesine dayanan kapsamlı kentleşme ve bölgesel gelişme siyasaları ile birlikte ele alınması gereken bir yapılaşma örneği olması,

Tarım merkezleri, devlet çiftlikleri, tarım bankacılığı, kooperatifleşme, topraklandırma ve toplu üretim ve örgütlenmesi,

Çiftlik kamusal hizmet kapsamını sürekli geliştirmekte ve çeşitlendirmektedir. Örneğin,

•Çiftliğin fidanlığı ile yalnızca Çiftliğin değil o tarihlerde ‘Ankara Çölleri" olarak adlandırılan bütün Ankara ve çevresinin ağaçlandırılması

•Değirmen yalnızca Çiftliğe değil, aynı zamanda çevredeki köylere de hizmet vermesi,  fırında üretilen ekmekler Ankara piyasasına da sunulması,

•Benzer şekilde Çiftliğin kendi çalışanlarına yönelik hizmet veren birimleri de dahil olmak üzere tüm birimleri yakın çevredeki kırsal kesime ve Ankara kentine de hizmet sunmaktadır. Tüm çalışanların çocuklarının okutulması Çiftlik İdaresi tarafından üstlenilmiştir. On Yıl adlı bir yatılı ilkokul kurulmuştur. Okula yalnızca Çiftlik çalışanlarının çocukları değil aynı zamanda çevre köylerdeki çocuklar da kabul edilmesi,

•Ziraat, koyunculuk, inekçilik, atçılık, tavukçuluk, sütçülük, peynircilik, yoğurtçuluk iş kolları

•Meyvecilik, ağaçlama, bağcılık, tarım kolu

•Şarapçılık, ziraat aletleri makineleri, yapağı ve tiftik üretim tesisi, bira fabrikası,  endüstri kolu

•Stajyerlik, ticaret işleri, modern gazi çiftliği ürünleri satış mağazaları,

•Memur ve işçiler için lojmanlar ve otuz kişilik bir bekar apartmanı inşa edilmesi,

•Büyük bir hamamı

•Hastaların ilaç ve hastane giderlerini Çiftlik üstlenmesi,

•Bunların dışında Posta, Telgraf ve Telefon Merkezi vardır.

•Çiftlik Çalışanları için bir Yardım Sandığı oluşturulmuştur. Çiftliğin tarım ve havyacılıkla ilgili bir de müzesi bulunmaktadır.

Atatürk Orman Çiftliği, örnek çiftlik olmasının yanı sıra aynı zamanda bir okul, eğitim- araştırma kuruluşu niteliğinde olması sebebi ile Atatürk Orman Çiftliği, Cumhuriyetin kuruluş döneminin temel şehircilik siyasalarının oluşumu açısından da önemli bir girişim olması sebebi ile de önemli bir toplumsal hafıza ve ulusal bir bellek olması sebebi ile de kültürel peyzaj karakteristiklerinden örneklemeler sunmaktadır.

Çiftlik üretim etkinliklerinin yanı sıra Ankaralıların önemli toplumsallaşma mekanlarından biridir aynı zamanda. Kent halkının dinlenme ve diğer kültürel etkinliklerine uygun mekanlar yaratılmıştır.

 Çiftlik içindeki köşk, bahçe, gazino vb mekanlar halkın kullanımına açıktır. Örnek olarak Gazi Köşkü, Marmara Köşkü ve Çiftlik Köşkü gazinosu ve parkları o tarihlerde Ankara halkı tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu park, bahçe ve gazinolar Ankara‘da eksikliği hissedilen çağdaş yaşama özgü mekanlar olarak yerlerini almaktadır o tarihlerde. Karadeniz, Marmara Yüzme Havuzu, eğlence, dinlenme etkinlikleri yanı sıra yüzme ve kürek su sporları etkinliklerine sahne olmuş, Marmara Köşkü uluslar arası konukların ağırlandığı bir yer olmuştur. Ülke bağımsızlığının, toplumsal üretimin başarısının ve onurunun yaşandığı Orman Çiftliği‘nde Marmara Köşkü, Türk Hamamı, Bira Fabrikası, 10.Yıl Okulu, işçiler için lojman, Mustafa Kemal‘in manevi kızı Ülkü için bir ev de modern mimarlık anlayışı çerçevesinde İsviçre‘li mimar Ernst Egli tarafından tasarlanmıştır (Kaçar, D. 2011, "A Unique Spatial Practice for Transforming the Social and Cultural Patterns: Atatürk Forest Farm in Ankara", METU JFA 2011/1, (28:1) 165-178).

Tarımsal üretime yabancılaşmayan bir kent kültürü ile kent kültürünü içselleştiren bir tarımsal üretim kültürünün yaratılması açısından Atatürk Orman Çiftliği‘nin örnek oluşturduğu Devlet Çiftlikleri tıpkı devlet fabrikaları gibi önemli işlevler görmüşlerdir. Yakınında bulundukları kentlerde ve yörelerde yerleşmelerle organik ilişkiler geliştirmişler, yalnızca ekonomik açıdan değil üretim süreci ile ilişkilendirilmiş bir kent kültürünün oluşumuna katkıda bulunmuşlardır. Gerek devlet çiftlikleri gerekse devlet fabrikaları örneğinde bu büyük devlet işletmeleri kent ekonomilerine katkıları yanı sıra yarattıkları mekansal ve toplumsal düzen ve ilişkiler dizgesi ile kentlere kamusal hizmet sunumu, çevre düzenleme ve planlı bir kentsel çevrenin yaratılması konularında örnek oluşturmuşlardır.

Çiftlik, zaman içinde ana üretim işlevinin yanısıra bu işlevlerle insanları biraraya getiren dinlenme ve eğlence işlevlerinin yaratıldığı bir mekana dönüşmüştür. Bu, üretim kültürüne yabancılaşmayan bir kent yaşamı açısından son derece önemlidir. Bireyleri edilgen tüketiciler durumuna indirgeyen, insanın doğaya ve üretime yabancılaşmasına yol açan günümüzün tüketime dayalı kültürüne karşı hala güçlü bir seçenek oluşturmaktadır.

Yaratılan bu mekanlarda halka kamusal ortamda uygar davranış biçimi, yeni bir ortak yaşama ve kamusal mekanları kullanma kültürü kazandırılmaya çalışılmaktadır. Bu mekanlar, kaybolan geleneksel bağ ve bağ evi yaşantısının ve mesire kültürünün yerine çağdaş bir yaşam biçiminin mekanları olarak biçimlenmektedir. Çiftlikte yalnızca çalışan işgücünün ve çevre köylerdeki tarımla uğraşan kesimin değil, Çiftliğin parklarını, bahçelerini kullanan kentliler de bir anlamda eğitilmektedir. Ankara‘nın geleneksel piknik mekânları Kayaş ve Mamak Osmanlı İmparatorluğu‘nun sürekliliğinde anılırken, Orman Çiftliği‘nin modern rekreatif ortamı Cumhuriyet‘i ve yeni başkenti temsil etmektedir. O nedenle, Ankara halkının, liderleri Mustafa Kemal‘i birebir izlemek ve takip etmek imkanı bulduğu Çiftlik ortamı, modern vatandaşın yaratılmasında en önemli mekanlardan biri olmuştur (Kaçar, D. 2011, "A Unique Spatial Practice for Transforming the Social and Cultural Patterns: Atatürk Forest Farm in Ankara", METU JFA 2011/1, (28:1) 165-178).

AOÇ, kentsel tarım alanı karakteri dışında tarihsel bellek olarak da; 

•Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki şehircilik uygulamaları, yurttaşın çağdaş bir yaşam biçimi ile şekillenen bir çevrede kamusal mekanlarının vurgulandığı, yaratıldığı ve geliştiği

•Devlet Çiftlikleri yarattıkları mekansal ve toplumsal düzen ve ilişkiler dizgesi ile kentlere kamusal hizmet sunumu, çevre düzenleme ve planlı bir kentsel peyzajınyaratılması konularında ki özel bir örnek olduğu,

•Tarım ve hayvancılıkta modern yöntemlerle elde edilen ürünü kendi fabrika ve atölyelerinde işlenmesi ve pazarlanması da içeren tümleşik bir model oluşturduğu,

•İktisadi bir kuruluş olarak Çiftlik, Sanayi Planlarında öngörülmüş olan sanayi- tarım ve ticaret bü­tünleşmesini, kendi bün­yesinde geliştirdiği birimleri ile gerçekleştirdiği,

•Çiftlik, teknolojik gelişme ve sanayileşme ile tarımsal üretim arasındaki ilişkiyi geliştirerek devlet çiftlikleri sisteminin oluşturulmasına öncülük ettiği,

• Verimsiz bir alanın seçilmiş olmasında, topluma, özellikle de kırsal kesime yaşadığı koşulları dönüştürme yeteneğinin kazandırılması amacı açıkça taşımasıyla,

• Özgürleşme kavramı, tarımdaki üretim ilişkilerinin makineleşme ve ileri üretim tekniklerinin kullanımı ile en önemli üretici güç olarak görülen köylünün eğitilmesi ve dönüştürülmesini içermesiyle,

•Tarımı ve tarımsal emeği dönüştürme hareketinin deney alanı olmasıyla,

•Atatürk Orman Çiftliğinin kamusal bir değer olarak yaratılmasının temelinde, Cumhuriyetin kuruluş döneminin, kırsal emeğin ortaçağ bağımlılıklarından kurtarılması ve özgür­leştirilmesi siyasaları ile halkçılık ve devletçilik ilkeleri yatmasıyla,

•Çiftlik, üretici güç insanın dönüştürülmesi, tarımın ilişkili olabileceği sanayi üretimi ile birlikte geliştirilmesi, halkın gereksinmelerinin sağ­lanması, temiz ve sağlıklı gıda üretimi gibi hedeflere birlikte ulaşmaya yönelik kapsamlı bir tasarının ürünü olmasıyla,

• Çiftlikte yalnızca ziraat makinelerinin üretimi ve onarımı yapılmamakta, bu makineleri kullanacak ve onarabilecek işçi ve makinistler yetiştirilmesiyle,.

•Çiftlik, üretim etkinliklerinin yanı sıra Ankaralıların önemli toplumsallaşma mekan­larından birini oluştur­masıyla,

•Marmara Köşkü ve Çiftlik Köşkü gazinosu ve parkları o tarihlerde Ankara halkı tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu park, bahçe ve gazinolar Ankara‘da eksikliği hissedilen çağdaş yaşama özgü mekanların ilk örnekleri olmasıyla,

•Çağdaş bir başkent", "çağdaş bir yurttaş" yaratılacaktır. Halkın toplumsallaşması yüceltilmektedir. Halkın uygar bir topluma dönüştürülmesi ve kamusallığın ve toplumsallaşmanın mekanlarının yaratılması şehircilik etkinliklerinin en önemli hedeflerinden biri olması ile,

•Çiftliğin halka açık mekanlarında halka kamusal ortamda uygar davranış biçimi, ortak yaşama kültürü ve kamusal mekanları kullanma kültürü kazan­dırılmaya çalışılması ile de;

AOÇ ‘nin ulusal mesajı " Çiftlik şehirdir, çiftlik çağdaştır, bir ülkenin gelişmişlik örneğidir.

Kültürel peyzaj alanlarının korunması ve geliştirilmesinde göz önünde tutulması gereken ilkeler arasında bu alanların kullanılmaları sürecinde bütünlükleri ve niteliklerinin bozulmaması, toplumlar tarafından kullanılmaları için gerekli önlemlerin alınması, ancak bu kullanımın kontrol altında tutulması; kültürel peyzaj alanlarının tarihsel ve kültürel öneminin çeşitli araçlarla geniş halk kitlelerine duyurulması ve bu konuda gerekli duyarlılığın gösterilmesi yer alması sebebi ile AOÇ‘nin kültürel peyzajı olarak Miras Listesinde yer almasının gerekliliği tartışmasızdır.

Yukarıda açıklanan bilimsel gerekçeler gözetildiğinde dava konusu işlemin tenkil, bilimsel gerekçeden yoksun olduğu anlaşılmaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın red kararlı işlemiiçin Odamız 09.08.2012 tarihli yazı ile "AOÇ‘nin kültürel peyzaj alanı olması için konunun uzmanı bilim insanları ile hazırladığınız ve tarafınıza sunulan raporu incelemek için Başkanlığınızca bir kurul oluşturulmuş mudur? Oluşturulduğu ise bu kurulda hangi meslek disiplinlerinden kimler bulunmaktadır? Raporda belirttiğimiz Kültürel Peyzaj alanı olma kriterlerinin hangi gerekçelerle olumlu bulunmamıştır?" sorularını yöneltmiştir,ancak hale bu yazıya bir cevap verilemiştir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın konu ile ilgili red cevabı ile birlikte AOÇ Genel Müdürlüğü-Koruma Kurulu plan onaylamalarının devamı ve Ankara Büyükşehir Belediyesinin uygulanması halinde telafisi  ve imkânsız zararların doğması şartlarının birlikte gerçekleşmesi sağlanacak ve ağır sonuçlar doğuracaktır.

Nitekim, halihazırda devam eden koruma amaçlı nazım imar plan , kentsel gönüşüm ve yenileme alanı ilan edilmesine karşın devam den onlarca dava sürecine rağmen  AOÇ üzerindeki planlama ve uygulamalar, dava konusu alanın kültürel peyzaj özelliklerini kaybetmesine neden olmaktadır.

 

Okunma Sayısı: 1002