BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU DEĞİŞİKLİĞİ ÜZERİNE TMMOB BASIN AÇIKLAMASI
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Büyükşehir Belediyesi Kanunu değişikliği üzerine 12 Kasım 2012 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU DEĞİŞİKLİĞİ ÜZERİNE BASIN AÇIKLAMASI
DEMOKRATİKLEŞME ADI ALTINDA
DEMOKRASİNİN VAZGEÇİLMEZ UNSURU OLAN YEREL YÖNETİMLERDEN VE YERİNDEN YÖNETİM ANLAYIŞINDAN VAZGEÇİLMİŞTİR
TBMMden alelacele geçirilen ve ilgili kurumların, belediyelerin ve meslek örgütlerinin görüşleri alınmadan hazırlanan "Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"yla demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan yerel yönetimlerin sayısı azaltılmakta, merkezi otorite daha da güçlendirilmektedir.
Türkiyede belediye sayısı 2000 yılında 3.228 düzeyindeyken, 2009 yılı yerel seçimleri sonrasında, 2010 yılında Büyükşehir Yasası ve Belediye Yasasında yapılan değişikliklerle 2.950ye indirilmiştir. TBMMden geçen son düzenlemeyle 1591 belediye daha kapatılmakta, belediye sayısı 1.359a indirilmektedir. Bu sayıya yeni kurulan ilçe belediyelerinin eklenmesiyle sayı 1.384 olmuştur. Bu durum AKPnin iktidarda olduğu 10 yılda belediye sayısının yaklaşık % 60 azalması anlamına gelmektedir.
Demokratikleşme sağlanacağı, halkın katılımının arttırılması, mahalli idarelerin sürekli biçimde geliştirilmesi ve etkin hizmet üretme kapasitesine sahip hale getirildiği gerekçesi ile hazırlandığı iddia edilen "Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"la demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan yerel yönetimlerden 29 il özel idaresinin, 1.591 belde belediyesi ile 16.082 köyün tüzel kişiliği kaldırılmakta, büyükşehir sınırlarındaki beldeler mahalleleri ile, köyler ise mahalle olarak ilçe belediyelerine katılmakta, diğer illerde tüzel kişiliği sona erdirilen belde belediyeleri de köye dönüştürülmektedir. Yasa kapsamına alınan 13 il ile birlikte büyükşehir sayısı 29a çıkmaktadır. Ülkemizin kamu idaresinde önemli değişimlere yol açan değişiklikler öngören düzenleme ile yerinden yönetim anlayışından vazgeçilmektedir. Kurulması öngörülen Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi bu durumu değiştirmemektedir. Aksine merkezi idarenin yerel üzerindeki kontrolünün artmasının bir aracıdır.
Düzenleme, Anayasaya ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına aykırıdır.
Öngörülen sistem ile yerel yönetimden vazgeçilmekte merkezi otorite güçlendirilmektedir
Yerel yönetimler Anayasada il özel idaresi, belediye ve köy olarak sayılmaktadır. Kapatılan il özel idaresi yerine "Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi" adı altında Anayasada yer verilmeyen yeni bir yapılanma öngörülmektedir.
Belediyelerin kapatılması, köylerin mahalleye dönüştürülmesi yereli yok sayan, yerel yönetimleri kapatan ve etkisizleştiren, merkezileşmeyi yoğunlaştıran bir modeli öngörmektedir. Ölçeğin genişlemesi, demokrasinin gelişmesine değil, kontrol adına otoritenin artmasına yol açacaktır. Merkezi idarenin, yerel yönetime doğrudan müdahalesini olanaklı kılan bu yeni yapılanma ile merkezileşme güçlendirilmektedir. Yerel yatırımlara yönelik karar ve tercihlerin belirlenmesinde etkin rolü olan seçilmişlerin oluşturduğu il genel meclisleri yerine idarenin atanmışları geçecektir. Bu durum Anayasanın 127. maddesinde yer verilen "yerinden yönetim" ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Cumhuriyet tarihinden daha da eski kuruluşa sahip belediyelerin de içinde bulunduğu yerel yönetimlerin, yeterli tartışma yapılmadan kapatılması, belde yaşayanlarına hiç söz hakkı verilmemesi, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının "yerel yönetimlerin sınırlarında, bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz" ilkesine açıkça aykırıdır.
Söz konusu düzenleme, demokrasinin geliştirildiği iddialarının aksine yerel yönetim kültürünün silinmesi anlamını taşımaktadır. Yerel yönetim birimlerinin kapatılmasıyla belediye hizmetinin en yakın ilçe merkezinden karşılanacak olması hizmete erişimi ve kararlara katılımı neredeyse imkansız hale getirmektedir ve Anayasanın 127nci maddesinde yer verilen "yerinden yönetim" ilkesi ile bağdaşmamaktadır.
Ayrıca, il özel idaresi yerine yeni oluşturulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi ile merkezi idarenin sınırsız yetkisi bir kez daha genişletilmiştir. "Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi"ne "gerektiğinde" merkezi idarenin taşrada yapacağı yatırımların yapılması ile "görevini yerine getirmediği durumlarda" diğer kurumların yetkisinde olan görevleri de yapabilme görevi verilmiştir.
Belediye Hizmetlerine Ulaşmak Daha Da Zorlaşacaktır
Büyükşehir Belediyesi sınırlarının 2004 yılında pergel ile genişletilmesi sonrasında büyükşehir sınırları "il geneli" olarak düzenlenen İstanbul ile Kocaeli illerinde 8 yıllık süreçte yaşanan deneyim göstermiştir ki, büyükşehir-ilçe arasında var olan mevcut yasal yetki ve güç dağılımı ile bu sistemde hizmetlerin aksamadan sürdürülmesi olanaklı değildir.
Sınırsız kontrol tutkusu nedeniyle sadece yetki sınırını genişletme amacıyla yapılan bu düzenleme; belediye sınırlarına uzak yerlerde yaşayanların hizmet almasını zorlaştırarak bazı kesimlere ulaştırılmasını neredeyse imkânsızlaştırırken, bir yandan da su, kanalizasyon gibi hayati önemde olan hizmetler pahalılaşacaktır. Önceki deneyimlerde açıkça görüldüğü üzere daha önce mahalleye dönüştürülen yerlerde yaşayanlar açısından yoksullaşma artmıştır.
Mevcut yetki ve güç dağıtımı ile sınırların genişlemesi, belediye hizmetleri açısından hizmetin de genişlemesi ve yaygınlaşması anlamına gelmemektedir. İlçeler göz önüne alınarak oluşturulan yeni belediyeler ile birlikte, belediyelerin mekânsal dağılımında da dengesizliğin büyümesine yol açacaktır. Özellikle dağınık olarak yer alan ve mahalleye dönüşmesi öngörülen köylere hizmet götürülmesinde önemli aksaklıkların çıkması kaçınılmazdır.
Yerleşmelerin tarihiyle, kültürüyle bağdaşmayan, tepeden inme kararlarla ilçelerin, belediyelerin parçalanması, ortadan kaldırılması orada yaşayanların aidiyet duygusu yok edilerek kendi tarihlerinden ve kültürlerinden uzaklaştırılmasını amaçlamaktadır.
Belediyelerin teknik hizmet götürme kapasitesinin yetersiz olduğu bilinmektedir. Bu düzenlemeyle hâlihazırda yeterli hizmet veremeyen belediyelerin az sayıda personel ile genişleyen bir coğrafyaya hizmet götürmesi mümkün görülmemektedir.
Yeni Bir İmar Affını Öngörmektedir
Yasada yapılan düzenlemeyle köy tüzel kişiliği ortadan kaldırılan ve mahalleye dönüşen yerleşmelerdeki önemli bir bölümü kaçak yapı niteliğinde olan mevcut yapıların ruhsatlı sayılması bazı koşullara bağlanmış olsa dahi, bugüne kadarki uygulamaların bize gösterdiği bunun bir genel af niteliğine dönüşme riski taşıdığı yönündedir.
Afet ve risk maskesiyle tüm ülke topraklarını hiçbir kurala ve koşula bağlı olmaksızın ranta açan "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun"un kabulü üzerinden daha 1 yıl geçmeden, Büyükşehir Belediyesi Kanununda yapılan değişiklikle kaçak yapılmış yapıların ruhsata bağlanmak istenmesi, AKP Hükümetinin samimiyetsizliğini bir kez daha göstermiştir. Bu tasarı planlama ve yapılaşma politikalarında 1940lı yıllardan beri sürdürülen ikiyüzlü yaklaşımın son örneğini oluşturmuştur.
Yoksulluğun artmasına yol açacaktır.
Yasa ile köylü kendi yaşam alanı üzerindeki tüm yönetim haklarını kaybetmiştir. Artık köy alanları belediyeler için yeni yatırım alanı haline getirilerek rantın tamamı belediyelere aktarılmaktadır. Bu, aynı zamanda zaten çok azalan tarımsal faaliyetlerin de ortadan kalkmasına yol açacaktır. Ayrıca köylüler ücretsiz eriştiği altyapı hizmetleri için bedel ödemek zorunda bırakılmaktadır. Bu durum tarım ve hayvancılıkla geçinen dar gelirli köylüleri daha da yoksullaşacaktır.
Köy tüzel kişiliklerinin kaldırılması ile orman köylerinin kentsel ranta açılması kolaylaştırılmış, yabancılara toprak satışının önü açılmıştır.
TMMOB, Cumhurbaşkanını yasayı veto etmeye çağırıyor:
"Demokrasi yaygınlaştırılıyor" gerekçesiyle, meslek örgütlerini, bilim insanlarını görmezden gelerek hazırlanan, Anayasaya ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına aykırı olan, ülke kamu idare sistemine darbe vuran, köy tüzel kişiliklerinin kaldırılması ile orman köylerinin kentsel ranta açılmasını kolaylaştıran, yabancılara toprak satışının önü açan, bir kez daha ülkemizin doğal zenginliklerinin onarılamayacak biçimde zarar görmesine, talanına yol açacak bu kanunu TBMMye geri gönderiniz.
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı
En Çok Okunanlar
- PEYZAJ MİMARLIĞI HİZMETLERİ EN AZ BEDEL HESABI, ARTIK ODAMIZ OTOMASYON SİSTEMİ ÜZERİNDEN ÜYELERİMİZİN HİZMETİNE AÇILDI /2010 Okunma Sayısı:36198
- MESLEKİ DENETİM UYGULAMASI /2007 Okunma Sayısı:35443
- SÖZLEŞME ÖRNEKLERİ /2007 Okunma Sayısı:34680
- BÜRO TESCİL BELGESİ (BTB) ALMA KOŞULLARI /2007 Okunma Sayısı:34477
- KAMU İHALE KURUMU HÜKÜMLERİ GEREĞİ İŞ BİTİRME BELGESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME /2008 Okunma Sayısı:33484
- MESLEKİ TANINIRLIĞIMIZDAKİ EN ÖNEMLİ ADIM /2006 Okunma Sayısı:33256
- SÖZLEŞMELİ/ÜCRETLİ PEYZAJ MİMARI ASGARİ ÜCRETLERİ /2011 Okunma Sayısı:31604
- KEŞİF-METRAJ VE İHALE DOSYASI HAZIRLANMASI /2009 Okunma Sayısı:29608
- TESCİLLİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÜRO VE ŞİRKETLERİ 2009 /2009 Okunma Sayısı:27087
- KURAKLIK PEYZAJI /2007 Okunma Sayısı:19881