25. yılımızda 13 Mayıs etkinlikleri kapsamında 10 Mayıs 2019 Cuma günü "Erişilebilirlik Eğitim Semineri"ni Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işbirliğinde TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi ile birlikte düzenlendi.

25. yılımızda 13 Mayıs etkinlikleri kapsamında 10 Mayıs 2019 Cuma günü "Erişilebilirlik Eğitim Semineri"ni Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işbirliğinde TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi ile birlikte düzenlendi.

Seminerin açılış konuşmalarını İMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Selim Tulumtaş, Peyzaj Mimarları Odası Genel Başkanı Ayşegül Oruçkaptan, Ankara Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mükerrem Aslan ve Erişebilirlik Daire Başkan Vekili Dr. Deniz Çağlayan Gümüş yaptı.

10-16 Mayıs Engelliler haftasında gerçekleştirilen seminerde, Dr. Deniz Çağlayan Gümüş "Erişilebilirlik Filmi ve Erişilebilirliğin Önemi", İnş. Yük. Müh. Hüseyin Karadağ "Erişilebilirlik Mevzuatı", Peyzaj Y. Mim. Gamze Feyzioğlu "Farklı Gruplarda Yer Alan Engellilerin Yapılı Çevredeki Gereksinimleri ve Yapılması Gerekenler", Peyzaj Mimarı Ayşegül Badur "Erişilebilirlik Açık Alan Düzenlemeleri ve Çocuk rehberi", "Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Formları İle Uygulamalı Tespit Yapılması", Şehir Plancısı Tuba Sayan "Hissedilebilir Yürüme Yüzeyi İşaretleri Uygulama Esasları", "Uygulama Proje Örnekleri" başlıklarında sunumlarını gerçekleştirdiler.

Etkinliğimizi Oda Yönetim Kurulumuzun yanı sıra PMOGenç Ankara, Odamız üyeleri ve ilgililerle birlikte gerçekleştirdik. Tüm katılımcılara teşekkür ederiz.

Oda Başkanımız Ayşegül Oruçkaptan açılış konuşması;

Sayın Ankara Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı,

Değerli Akademisyenler,

Değerli Meslektaşlarımız ve sempozyum katılımcıları,

Sevgili öğrenciler,

Öncelikle TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak, bu yıl 25. Yaşımızı kutlamaktan ötürü onur duyduğumuzu belirtmek isterim. 13 Mayıs Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günü kapsamında gerçekleştireceğimiz etkinliklerden ilki olan "Erişilebilirlik Semineri"mize hoş geldiniz. Hepinizi yönetim Kurulum adına saygı ile selamlıyorum. Bize bugün bu etkinliğin gerçekleşmesinin yardımcısı olan sevgili Deniz Çağlayan Gümüş`e ve Bakanlığına çok teşekkür ediyorum.

Çeyrek asrı devirdiğimiz örgütlülüğümüzde mesleki gelişimimiz yanı sıra toplumsal olaylara karşı da sorumluluğumuzu bilerek çalışma gayreti içerisinde olduk. 10 Mayıs ile 16 Mayıs arasında, Birleşmiş Milletler`e üye 156 ülkede aynı tarihlerde Engelliler Haftası sebebiyle duyarlılık ve farkındalık yaratılma çalışmaları yapılmaktadır. Biz de bu konuya dikkat çekmek ve kentlerimiz için projeler üreten / üretecek olan sizleri, konularının uzmanlarıyla bir araya getirmek istedik.

Ülkemiz, özellikle son yıllarda, kentsel rantın yaratmış olduğu cendere içerisinde bir yaşam alanı olmaktan çok, hayatta kalma mücadelesi verilen bir yere dönüşmüştür. Fiziksel olarak sağlıklı gözüken bir kişinin bile zaman zaman sokaklarda, caddelerde yürümekte zorlandığı araç odaklı kentleşme politikaları engelli bireylerin yaşamını daha da zorlaştırmaktadır.

Burada ENGELLİLİK kavramını doğru tanımlamak faydalı olacaktır. Engellilik kelime olarak zaman zaman günlük dilde eş tutulsa da birçok kaynak anlam farkı olduğunu söylemektedir. "Engelli bir birey" olmak terimi dünyanın herhangi bir ülkesinde herhangi bir kesimin karşılaştığı çok sayıda ve değişik işlevsel sınırlılıklardır. İnsanlar bedensel, zihinsel veya algısal engelli olabilecekleri gibi tıbbi koşullar ya da zihinsel hastalıklar nedeniyle de engelli olabilirler. Bu tür sorunlar kalıcı ya da geçici olabilir. Engelli bir birey toplum yaşamında başkalarıyla eşit düzeyde yer alma fırsatlarının yitiren veya sınırlandırılmış aslında var olan yaşam koşullarında aslında kendisinin engellendiği anlamına da gelmektedir.

Dolayısıyla bu kavram toplumdaki çeşitli fiziksel ve zihinsel engele sahip bireyler yanı sıra yaşlı, çocuk, hamile, okur-yazar olmayan, dil bilmeyen, turist vb. birçok kişiyi de kapsamaktadır.

Sosyalleşme mekânlarına ulaşımı da kısıtlayan kentsel yapılaşmanın yoğun olduğu alanlarda yaşam bir mücadeleye dönüşürken; kendimizi, çevremizin farkında olmadan gündelik telaşlara boğulmuş bir koşuşturma içerisinde bulmaktayız.

Hâlbuki Peyzaj Mimarlığı; çevrenin bir metaya dönüşmesine, tüketim kültürüne ve tek tip yaşam biçimine karşı yeni bir yaşamın kurulabileceğini savunan, doğa ve kültürü tek potada eritebilen bir meslek disiplinidir.

Bu bağlamda Peyzaj Mimarları, plancılar, mimarlar ve mühendisler olarak; yeni çağın getirdiği tüm bu kavramları, düşünce biçimlerimize ve mesleklerimize eklemleyebilmeliyiz. Engellilik kavramı çeşitlendikçe ve duygudaşlık düzeylerimiz arttıkça bu bilinci eyleme, meslek ve üretim alanlarımıza taşıyarak sağlayabiliriz.

Sonuç olarak herkes için erişilebilir bir kent; toplumda yer alan tüm bireylerin eşit olarak, sosyal yaşama katılabileceği, herhangi birinin desteği olmadan bağımsız, huzurlu ve güvenli olarak hareket edebileceği, dışarı çıkma isteğini teşvik eden, ekolojik kaygılarla tasarlanmış, yaşama ve çalışma gereksinimlerinin karşılandığı bir mekan olmalıdır. Herkes için erişilebilir kentleri yaratmak mesleğimizi; bu kentlerde yaşamak da yaşamı daha anlamlı kılacaktır.

Bugün bizlere değerli sunumlarıyla katkı sunacak konuşmacılara şimdiden teşekkür ediyor, hepinize tekrar burada olduğunuz ve bu konuya gelecekte de gerek sosyal yaşamda gerek erişilebilir projeler üreteceğiniz için memnuniyetimi belirtir. Güzel bir seminer dilerim.

Ayşegül Oruçkaptan

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

Yönetim Kurulu Başkanı