Nükleer Karşıtı Platform (NKP) bileşeni olan Odamız , Japonya ile anlaşması geçtiğimiz haftalarda gerçekleşerek TBMM ne sunularak kabul edilen ve 18 Ocak 2014 tarih ve 28886 sayı ile Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren 6515 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Japonya Hükümeti Arasında Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun" ie ilgili olarak Japon halkının bile tereddütleri bulunduğu konu ile ilgili olarak Japonya Milletvekillerine halkımızın da endişelerini ifade eden mektup gönderdik.

Nükleer Karşıtı Platform (NKP)  bileşeni olan Odamız , Japonya ile anlaşması geçtiğimiz haftalarda gerçekleşerek TBMM ne sunularak kabul edilen ve 18 Ocak 2014 tarih ve 28886 sayı ile Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren 6515 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Japonya Hükümeti Arasında Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun" ie ilgili olarak Japon halkının bile tereddütleri bulunduğu konu ile ilgili olarak Japonya Milletvekillerine halkımızın da endişelerini ifade eden mektup gönderdik.

Türkiye ‘ye uranyum zenginleştirme ve plütonyum çıkarma izni veren bir maddenin nükleer silahlanma endişesi yaratınca Japonya`da tartışmalara neden olduğu bilenen ve  söz konusu maddelerin  nükleer santrallerde yakıt olarak kullanılabildiği gibi belli bir yoğunluğun üzerine ulaştığında nükleer silah olarak da kullanılabiliyor olması , Japon kamuoyunda öne sürülen itirazlar, Japonya‘nın nükleer silahlanmanın önlenmesini destekleyen tavrına aykırı olduğu yönünde .

Ülkemiz bilim insanlarının açıklamalarına göre; Japon kamuoyunun bile karşı çıktığı durumun,   anlaşmanın 2. maddenin 3. paragrafı. Bu paragrafta,  uranyum zenginleştirmeye, kullanılmış nükleer yakıtın yeniden işlenmesine, plütonyum dönüştürmeye ve bu maddelerin üretimine yarayacak teknoloji ile maddelerin transferine ‘yeşil ışık` yakıyor. Türkiye anlaşmaya bu maddeyi koyarak ithal nükleer yerine yerlileştirme çabaları olduğu yönünde bir tespitte bulunuyorlar.

Türkiye`nin istediği bu teknolojiler nelerdir?

Bugün dünyadaki yeni nükleer reaktörlerin hepsinin  zenginleştirilmiş uranyumla çalıştığı, doğadaki uranyumun içinde Uranyum 235 izotopu yüzde 0,7 oranında bulunduğu bilgisi paylaşılıyor kamuoyu ile. En önemli ve halkımızın dikkatini çekmesi gereken konun ise bu gün Japonya hükümeti ile yapılan anlaşma içerisinde yer alan "zenginleştirme işlemi ve sonuçları aslında. Çünkü yine bili insanlarının aktarmış olduğu bilgiye göre; " nükleer reaktörlerde uranyumun nükleer yakıt olabilmesi için U-235 izotopunun konsantrasyonu yüzde 5`lere çıkarılır, buna da ‘zenginleştirme` dendiği, eğer amaç  nükleer silah yapmaksa zenginleştirme işlemini sürdürülür ve bu oranı yüzde 80-90`lara çıkarılır" olduğu bilgisidir.
Türkiye`nin nükleer santrale ihtiyacı olmadığı gerçeğini bir başka düzlemde tutulduğunda ;  ilk bakışta Türkiye`nin uranyum çıkarıp, kendi yakıtını üretmesinin akılcı olduğu ama aynı nükleer macera gibi ‘yerli yakıt` da halkı yanıltmaktan  öte bir amaç taşımadığını iddia ediyorlar.

Yine bilim insanlarımız; "Türkiye`de 9 bin ton civarı uranyum olduğu ve  Uranyumu yer altından çıkarmanın binlerce ton radyoaktif kayayı yerinden etmekle mümkün olabileceğini, bu durumunda dünyanın en kirletici  ve tehlikeli madencilik faaliyetlerinden biri olduğu yönünde birleşiliyor. Uyuyan radyasyonu uyandırılması ,her türlü teknolojiyi kuruldu ve  maden açıldı diye düşünülse bile  gazlaştırma ve zenginleştirme tesisleri kurulsa dahi  Türkiye`de yeterli uranyum olmadığı yönünde bilgi sunuyorlar. Ülkemizdeki  rezervin, Türkiye`de kurulmak istenen 8 reaktörün birine bile yetmediği, nükleer santral kurulması halinde  sadece teknoloji değil yakıt açısından da dışa bağımlılık yönünde bir kaosa sürüklenieceği verilen bilgiler arasında. Her nükleer reaktör tipinin ayrı yakıt kullandığının da  unutulmaması ve Rusya`nın geliştirdiği reaktör için tasarlanan yakıtın  Japon-Fransız reaktörüne koyulamayacağı yapılan kamuoyu bilgilendirmeleri arasındadır.

Japonya kamuoyunda tartışma konusu olan konular;

 Türkiye`nin elinde yeterli uranyum yok. Bu uranyumu zenginleştirecek tesisler pahalı, geliştirdikleri bir reaktör yok.
 Türkiye montajcı olup, yakıt üretse bile  o yakıtı kime satacak ? .
 Santrali Türkiye`ye satınca Japonya olarak zaten yakıtı da vereceğiz. Nedir bu işin aslı, yoksa…" diye soruyor.

Aslında Türkiye nükleer silah üretmemekle ilgili güvenceleri dünyaya çoktan vermiş bir ülke olarak görünmekte. 28 Kasım 1979`da onayladığımız Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) en önemli belge. Japonya ile yapılan anlaşmanın 3. maddesi de işbirliğinin sadece barışçıl, patlayıcı nitelikte olmayan amaçlar için yürütüleceğini söylüyor.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak soruyoruz: Peki sorun nerede, Türkiye 1979 yılında nükleer silah üretmeyeceği yönünde güvence vermesine rağmen bu gün nükleer silahlanmaya neden olacak tesis ya da işlem tesisi edecek bir anlaşmaya doğru mu gidiyor ?

18 Ocak 2014  CUMARTESİ 

Resmî Gazete Sayı : 28886

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE JAPONYA HÜKÜMETİ ARASINDA
NÜKLEER ENERJİNİN BARIŞÇIL AMAÇLARLA KULLANIMINA DAİR
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN

Kanun No. 6515                                                                                                      

Kabul Tarihi: 09/01/2014

MADDE 1 – (1) "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair İşbirliği Anlaşması"nın onaylanması uygun bulunmuştur.
MADDE 2 – (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
17/1/2014

JAPONYA MİLLETVEKİLLERİNE GÖNDERİLEN MEKTUP İÇİN TIKLAYINIZ