TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

KORUNAN ALANLAR İLE İLGİLİ YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİNE DAVA AÇTIK

KORUNAN ALANLAR İLE İLGİLİ YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİNE DAVA AÇTIK
MERKEZ
26.06.2020

Odamız tarafından 16.03.2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan "Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik"le ilgili davamız 11 davacı ile birlikte açılmıştır.

 Odamız tarafından 16.03.2020 tarihinde Resmi Gazete`de yayınlanan "Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik"le ilgili davamız 11 davacı ile birlikte açılmıştır.

Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. , 5., 6., ve 7. maddeleri yönünden iptali ve yürütmesinin durdurulması talebi hakkında açılan davada davacı olan Odamızın gerekçesi aşağıdaki gibidir;

Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte yer alan kavram ve tanımlar, öncelikle Yönetmeliğin dayanağı 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda bulunmamaktadır. Oysa, yönetmelikler düzenleyici işlemlerdir, dayandıkları kanuna aykırı olamayacakları gibi kılavuz normlarla kanunun tanımlarını genişletemezler. 

Korunan alanların madencilik, endüstri ve ticari uygulamalara açılması Anayasanın ilgili hükümleri, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve Ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve hatta  Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte yer alan tanım ve ilkelere aykırıdır. 

C bölümünün  2. maddesinin  (c), (ç) ve (d) bentlerinin incelenmesi sonucunda dava konusu düzenlemeler ile yapılabileceği öngörülen faaliyetlerin ise sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarının ve bu alanlarla etkileşim halinde bulunan/bütünlük gösteren kesin korunacak hassas alanlar ve/veya nitelikli doğal koruma alanlarının doğal yapısının bozulmasına yol açabilecek nitelikte olduğu, izin verilen faaliyetlerin bu haliyle sürdürülebilir koruma esasları kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmıştır. 

D bölümünün incelenmesi sonucunda  Uyuşmazlığa konu Doğal Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları İlke Kararının D bölümünde ise; Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik ve İlke Kararlarına aykırı olmamak ve Çevre Düzeni Planında belirtilen şartları aşmamak kaydıyla; çevre düzeni planlarında yerleşme ve gelişme alanları dışında kalan alanlarda, alt ölçekli imar planı yapılmaksızın yapılabileceği belirtilen kullanımlara, alanın özelliği göz önüne alınarak, koruma amaçlı imar planına ve geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları belirlenmesine gerek olmaksızın çevre düzeni planı hükümleri doğrultusunda Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunca izin verilebileceği öngörülmüştür. Bu durumda; İlke Kararının dava konusu D bölümünde yer alan düzenleme, 2863 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükmüne açıkça aykırılık oluşturduğundan, düzenlemede hukuki isabet görülmemiştir.

Dava konusu yönetmelik değişikliklerinin denetiminde esas alınacak norm olan ve 105 sayılı ilke kararına sunulan savcı görüşünde de vurgulanan Anayasa`nın 63. Maddesinde "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır." ifadelerine yer verilmiştir.

Anayasanın 43. maddesi ise şu şekildedir, "Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir"

Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte yer alan kavram ve tanımlar, öncelikle Yönetmeliğin dayanağı 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda bulunmamaktadır. Oysa, yönetmelikler düzenleyici işlemlerdir, dayandıkları kanuna aykırı olamayacakları gibi kılavuz normlarla kanunun tanımlarını genişletemezler.

Yönetmeliğin Korunan Alanlara İlişkin genel İlkeler başlıklı 5. Maddesinde;

"(1) Korunan alanların belirlenmesi, değerlendirilmesi ve korunmasında aşağıdaki ilkelere uyulur.

k) Ekolojik dengeyi bozacak herhangi bir faaliyete izin verilmez.

l) Korunan alanların doğallığını muhafaza etmek ve mevcut koruma değerlerinin devamlılığının sağlanması esastır."

denilerek tüm korunan alanlar ve doğal sit alanlarında ekolojik dengeyi bozacak faaliyetler kesin bir ifade ile yasaklanmış, muhafaza ve ekolojik değerlerin devamlılığı hedeflenmiştir.

Yönetmelik değişikliği ile getirilen düzenlemeler, korunan alan statüsünde olan doğal sitleri, sulak alanları, ormanları ve kıyıları da kapsamaktadır. Bu kapsamda yapılan değişiklikler koruma mevzuatıyla, özellikle Kıyı Kanunu ve Sulak Alanlar Yönetmeliği bağlamında bütünlük teşkil etmemektedir. 

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak sürecin ve açtığımız davanın takipçisi olacağımızı, yasya aykırı olarak düzenlenen yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması için gerekli tüm mücadeleyi vereceğimizi kamuoyuna duyururz. 

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

13. Dönem Yönetim Kurulu

Yönetmeliği incelemek için TIKLAYINIZ
Okunma Sayısı: 281