TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

MADENCİLİK ARAMA FAALİYETLERİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ GÖZETİLMEDEN KAYIRILMASINA YARGIDAN DURDURMA

MADENCİLİK ARAMA FAALİYETLERİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ GÖZETİLMEDEN KAYIRILMASINA YARGIDAN DURDURMA
MERKEZ
06.06.2011

Danıştay 6. Dairesi, 29.12.2009 tarihli Resmî Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği`nde yer alan maden arama faaliyetlerinin ÇED sürecinden muafiyetini düzenleyen 48. maddesi ve kapsamı dışında olup arama ruhsatı olan sahalarda dair düzenlemenin getirildiği 2.ve 6. maddelerinin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir.

MADENCİLİK ARAMA FAALİYETLERİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ GÖZETİLMEDEN KAYIRILMASINA YARGIDAN DURDURMA...

Danıştay 6. Dairesi, 29.12.2009 tarihli Resmî Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ‘NİN EK II‘SİNDE YER ALAN SEÇME-ELEME KRİTERLERİ UYGULANACAK PROJELER LİSTESİNİN 47 NCİ MADDESİNDEN SONRA GELMEK ÜZERE EKLENEN VE BELİRLİ BİR LİMİTİN ALTINDAKİ MADEN ARAMA FAALİYETLERİNİN ÇED SÜRECİNDEN MUAFİYETİNİ DÜZENLEYEN 48. MADDESİ ile bu Yönetmelik kapsamı dışında olup arama ruhsatı olan sahalarda yapılacak arama faaliyetlerinde doğaya yeniden kazandırma çalışmasının yapılmasının zorunlu olmadığına dair düzenlemenin getirildiği 23.01.2010 tarihli MADENCİLİK FAALİYETLERİ İLE BOZULAN ARAZİLERİN DOĞAYA YENİDEN KAZANDIRILMASI YÖNETMELİĞİ‘nin 2 VE 6. MADDELERİ‘nin yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir.

Bilindiği üzere 3213 sayılı Maden Kanununun 5177 sayılı Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun‘un 3., 5. maddeleri ile değişik 7.nci maddesinin 1 ve 8.inci fıkraları ile 5.6.2004 tarihli Dünya Çevre Günü‘nde kabul edilmiş ve maden arama faaliyetlerinin, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelik ile düzenleneceği belirtilmiş, 28. maddesi ile de 2872 sayılı Çevre Kanunu‘nda değişiklik yapılarak Petrol, jeotermal kaynak ve maden arama faaliyetleri, çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) kapsamı dışına çıkarılmış, söz konusu düzenleme de 5491 sayılı Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un 7. maddesiyle  pekiştirilmişti. Ana muhalefet partisinin her iki Kanun‘un Anayasa‘ya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesi‘ne başvurması neticesinde de söz konusu değişiklikler Ocak 2009‘da iptal edilmiş, Kanun uyarınca çıkarılan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği‘nin yürütmesi de Danıştay‘ca durdurulmuştu. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamak adına 29.12.2009 tarihli Resmî Gazete‘de yayınlanan ÇED Yönetmeliği değişikliği ile

-       Hektar başına 500 m3‘ün altında yapılan yarmalı aramalar

-       Ruhsat alanı içerisinde toplam 5000 m.‘nin altındaki maden arama sondajları,

-       Ruhsat alanı içerisinde toplam 10 000 m.‘nin altındaki jeotermal arama sondajları

-       Ruhsat alanı içerisinde hektar başına 10 adet sondaj ve altında yapılan Petrol ve doğalgaz arama sondajları

Yönetmeliğin, SEÇME-ELEME KRİTERLERİ UYGULANACAK PROJELER LİSTESİ olan EK II kapsamına alınarak ÇED Sürecinin dışında olduğu düzenlenmişti.

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararını bertaraf edici ve anılan limitler altındaki maden arama faaliyetlerini ÇED YÖNETMELİĞİ‘nde yapılan düzenleme ile çevresel etki değerlendirme süreci dışına çıkarması sebebi ile hukuka aykırı olduğu iddiası ile Ankara‘dan Çevre Mühendisleri Odası ile İzmir‘den EGEÇEP Derneği tarafından dava konusu edilmişti.

Söz konusu değişiklikten 25 gün sonra da MADENCİLİK FAALİYETLERİ İLE BOZULAN ARAZİLERİN DOĞAYA YENİDEN KAZANDIRILMASI YÖNETMELİĞİ‘nin 2 ve 6. maddeleri ile getirilen yeni bir düzenleme ile de yönetmeliği kapsamında olmayıp arama ruhsatı olan sahalarda yapılacak arama faaliyetlerinde doğaya yeniden kazandırma çalışmasının yapılmasının gerekmediğine dair düzenleme getirilmiş, bu alanlarda madencilik faaliyeti dolayısıyla oluşan tahrifatın önlenmesini işletmeci tarafından Bakanlığa yazılı taahhüt verilmesinin yeterli olduğu düzenlenmişti. Söz konusu Yönetmeliğin de hukuka aykırı olduğu iddiası ile Danıştay‘a taşıyan Peyzaj Mimarları Odası, Çevre Mühendisleri Odası ve Ekoloji Kolektifi Derneği‘nin iddiaları, aynen ÇED Yönetmeliği‘nde yapılan değişiklikte olduğu gibi haklı görülerek anılan maddelerin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi ile yurttaşlarımızın sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı bir kez daha korunmuş oldu.

Danıştay‘ın anılan kararlarından sonra; maden arama faaliyetlerinin çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde olumsuz etkisi olduğuna dair Anayasa Mahkemesi kararının Danıştay tarafından da tescillenmesi, çevre ve halk sağlığı açısından sakıncalı olduğu tescillenen madencilik faaliyetlerinin "istinası" ortadan kaldırılmıştır.

Bundan böyle yurt sathında en ufak bir arama faaliyeti için ÇED sürecinin işletilmesi zorunludur. Kaz dağlarında, Erzurum İliç‘te, Bergama Kozak‘ta, Uşak Kışladağ‘da, Manisa Turgutlu‘da yapılacak arama faaliyetlerinin tamamının ÇED sürecine dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak biz bu kararlara rağmen, daha önce onlarca kez gördüğümüz filmin tekrar vizyona sokulacağını biliyoruz. Her şeye rağmen madencilik anlayışını koruyan ve bu anlayışın madencilik faaliyetlerinin üstün kamu yararı ile korunduğu Maden Kanunu‘nun olduğu ülkemizde, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından, daha önce muafiyet kapsamında değerlendirilen izinlerin korunmaya çalışacağını biliyor ve Mühendis ve Mimar Odaları ile demokratik kitle örgütleri olarak doğal varlıklarının korunmasının üstün kamu yararı olduğu iddiası ile sürecin takipçisi olacağımızı bir kez daha yineliyoruz.

Çevre ve Orman Bakanlığı‘nı bin kez uyardık, bir kez daha uyarıyoruz.

Daha önce Mühendis ve Mimar Odaları olarak Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği‘ni iptal ettirdiğimizde, Orman Genel Müdürlüğü Genelgesi ile Danıştay kararı öncesinde izin ve muvafakat almış madencilik faaliyetlerinin devamı için zorunluluk arz eden ve ana faaliyetin tamamlayıcısı niteliğindeki konularda verilmiş izinlerin kazanılmış hak olduğu yönündeki düzenlemeleri de Yüksek Yargı kararı ile iptal ettirdiğimizi bir kez daha hatırlatıyor, Çevre ve Orman Bakanlığı‘nı Kuruluş ve Teşkilat Kanunu‘na uygun bir şekilde madenci lobisinin karını değil, doğal varlıkların yaşamını sürdürmesi için düzenlemeler yapın.

Bu dava ile kazanan halkımızdır!

İktidara sesleniyoruz: Doğal varlıklarımızın eşsiz güzelliğini barındıran yerin üstü, "altın"dan daha değerli, bunu unutmayın...

Yıllardır madencilik faaliyetlerinden dolayı dağları, ovaları, yaylaları delik deşik edilen halkımız bu davanın asıl sahibi, asıl kazananıdır. Artık maden lobileri yer altı kaynaklarını sınırsızca kullanıp maden bölgelerini terk edemeyecektir. Bundan sonra öylece terk edilen alanlarda halkımız ölümlerle, yararlanmalarla, sakat kalmalarla karşılaşmayacaktır.

Bu kararla birlikte artık iktidarın, maden lobileri için yapmış olduğu yasal düzenlemelerin hukuksuz olduğu yargı tarafından ispatlamıştır. Bundan sonra başta Çevre ve Orman Bakanlığı olmak üzere bir çok bakanlık ve kurum halkın yararına olan uygulamalara yönelmesi gerekmektedir.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

Ekoloji Kolektifi

HABER İÇİN TIKLAYINIZ

HABER İÇİN TIKLAYINIZ

Okunma Sayısı: 2180
Fotoğraf Galerisi
Dosyalar