MADENCİLİK KANUNU İLE TALANA “NİHAYET” YASAL KILIF UYDURULDU.
Ülkemiz önceliği, biyosfer rezervlerinin ve korunan alan yönetiminin devamlılığının sağlanmasıdır. Bu anlamda yasalaşan metin ülkemiz çıkarlarına aykırı olup, ekolojik yıkımın en büyük habercisidir.
MADENCİLİK KANUNU İLE TALANA "NİHAYET" YASAL KILIF UYDURULDU.
Anayasa Mahkemesi‘nin Maden Kanunu ile ilgili iptal kararından nerede ise bir yıl sonra bu kez de çevre haftasında Maden Kanunu ile ilgili değişiklik yeniden gündemimize girdi. TBMM‘nin 9 Haziran 2010 tarihli 23. Dönem 4. Yasama Yılı 114. Birleşiminde Maden Kanunu‘nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşüldü.
10 Haziran sabah saatlerine kadar süren görüşmelerde taslak metninde bulunan Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ve Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında yapılacak maden arama ve işletme faaliyetleriyle ile ilgili değişiklik önerileri verilen önergeler ile tasari metninden çıkarıldı, ancak madencilik faaliyetlerinin kısıtlanacağı alanları belirleyecek maden işletme faaliyetleri ile diğer yatırımların kamu yararı açısından önceliğinin ve öneminin tespitine karar verecek olağanüstü yetkili yeni bir idari Kurul oluşturularak madencilik faaliyeti korunan alanlar ve diğer ülke yatırımları açısından ülke menfaatleri açısından en üstün faaliyet olarak kabul edildi.
Görüşmeler esnasında bir vekilin ifadelerinde de belirtildiği gibi Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ile yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile ilgili mddeleri Maden Kanunu‘nun içerisinde görüşme aymazlığı içerisinde olmak, bu ülkenin önceliklerini ve değerlerini doğru değerlendiremediğinizin açık bir göstergesi olarak tarihe büyük bir ayıp olarak geçmiştir. Sabah saat 5‘e kadar süren oturum sonucunda Kanun, korunan alanlar ile ilgili bir kısım önerilerin geri çekilmesi dışında nerede ise geldiği gibi yasalaşarak büyük bir utanç olarak önümüze bir ibret vesikası olarak bırakılıvermiştir.
Madencilik faaliyetleri ile çevresel konularda üniversitelerde uzman olduğu bilinen kişilerden oluşacak olağanüstü yetkili bir heyetin bilimsel ve de teknik değerlendirmeleri ile yasa gerekçesindeki ifade ile "alt" düzeydeki mevzuat ile madencilik faaliyetlerinin önüne geçilmesinin engellenmesi temel hedef olarak ortaya konulması ve kısıtlamanın ancak Kanunla koyulabileceğinin düzenlenmesi bu ülkenin doğal varlıkları ile korunan alanlarına yapılan en büyük ihanettir.
Madencilik faaliyetleri ile diğer yatırımların birbirini engellemesi ile madencilik faaliyetlerinin yapılamaz hale gelmesi durumunda ise Kurulun, söz konusu yatırım zararının karşılanması ile ilgili kararlar verebileceğin kabul edilmesi de herşeye rağmen madencilik anlayışının en büyük göstergesidir.
İşyeri açma ve çalışma ruhsatını mevcut hukuk düzeni içerisinde faaliyetin yürütüleceği mücavir alanlar içerisinde belediyelerin vermesinin, yasa taslağının gerekçesindeki ifade ile "farklı" belediye uygulamaları ile faaliyet yürütenler açısından eşitsizlik yarattığı gerekçe olarak sunulması ve ruhsatın İl Özel İdarelerince verileceğinin kabul edilmesi de yerellikten ve büyük düşünmekten dem vuran bir iktidarın en büyük çelişkisi olarak karşımızdadır.
Madencilik faaliyetleri yeni düzenleme ile çevre üzerindeki vahşi baskının artması bir yana, faaliyetin yürütüleceği yereldeki insanların temsilcisi olan seçilmiş yerel yöneticiler ve bu kişilerden oluşan belediyelerin ruhsat yetkileri elinden alınması ve madencilik faaliyetleri diğer yatırımlar açısından da üstün tutularak engellenmesi durumunda zararının karşılanmasına yasal dayanak oluşturularak kazma kürek bu ülkenin esas oğlanı olarak gösterilen madencilerin eline tutuşturulmuş ve ülkenin hidroelektrik parselizasyonu sonrasında yeni hedefi olarak madencilik olarak işaret edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararı 3/3/2010 tarihli Maden Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve komisyondan çıkan tasarı metinleri beraberce incelendiğinde hükümetin madencilikten çok, uyguladığı yanlış ekonomik politikalar sonucu oluşan bütçe açıklarını kapatma ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 5177 sayılı Kanun sonrası Maden Kanunu‘nu yanlış uygulaması sonucu kendi yarattığı sorunlarının çözümüne yönelik olduğu açıkça görülmektedir. Söz konusu kanun‘un başından beri sorunlu olduğu aşikardır.
Ülkemiz önceliği, biyosfer rezervlerinin ve korunan alan yönetiminin devamlılığının sağlanmasıdır. Bu anlamda yasalaşan metin ülkemiz çıkarlarına aykırı olup, ekolojik yıkımın en büyük habercisidir.
Söz konusu düzenlemenin 2004 senesinin çevre gününde ülkemiz başına musallat edilen Kanun‘un yarattığı yıkımına şahit olan vicdan sahibi her yurttaş gibi kamu kuruluşu niteliğinde meslek kuruluşu olan Odamızca da kabul edilemez olduğuna bir kez daha işaret ediyor, Cumhurbaşkanından bu Kanunu veto etmesini istiyoruz.
TMMOB PEYZAJ MİMARLARI ODASI
YÖNETİM KURULU
En Çok Okunanlar
- PEYZAJ MİMARLIĞI HİZMETLERİ EN AZ BEDEL HESABI, ARTIK ODAMIZ OTOMASYON SİSTEMİ ÜZERİNDEN ÜYELERİMİZİN HİZMETİNE AÇILDI /2010 Okunma Sayısı:36195
- MESLEKİ DENETİM UYGULAMASI /2007 Okunma Sayısı:35443
- SÖZLEŞME ÖRNEKLERİ /2007 Okunma Sayısı:34678
- BÜRO TESCİL BELGESİ (BTB) ALMA KOŞULLARI /2007 Okunma Sayısı:34477
- KAMU İHALE KURUMU HÜKÜMLERİ GEREĞİ İŞ BİTİRME BELGESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME /2008 Okunma Sayısı:33483
- MESLEKİ TANINIRLIĞIMIZDAKİ EN ÖNEMLİ ADIM /2006 Okunma Sayısı:33251
- SÖZLEŞMELİ/ÜCRETLİ PEYZAJ MİMARI ASGARİ ÜCRETLERİ /2011 Okunma Sayısı:31602
- KEŞİF-METRAJ VE İHALE DOSYASI HAZIRLANMASI /2009 Okunma Sayısı:29607
- TESCİLLİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÜRO VE ŞİRKETLERİ 2009 /2009 Okunma Sayısı:27085
- KURAKLIK PEYZAJI /2007 Okunma Sayısı:19879