MELİH GÖKÇEK 'E SUÇ DUYURUSU
Su krizi dolayısıyla yaşananların sorumlusu, görevini kötüye kullanan/ihmal eden ve hakkında soruşturma başlatılması gereken M.Gökçek‘tir.
PEYZAJ MİMARLARI ODASI VE MİMARLAR ODASI‘ NDAN GÖKÇEK‘ E SUÇ DUYURUSU
Kanun ile kendisine yüklenmiş olan görevinin gereklerine aykırı hareket etmek ve görevinin gereklerini yapmakta veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine ve kamunun zararına yol açarak başta TCK m. 257/1, 2 olmak üzere, Türk Ceza Yasası hükümlerini ihlal eden şahıs hakkında gerekli kovuşturmanın yapılması ve kamu davası açılması talebinden ibarettir.
ŞİKAYET SEBEPLERİ
- Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi tarafından 30.07.2007‘de yapılan duyuru ile 30/07/07 - 1 Ağustos 2007 Çarşamba gününden itibaren, kentin iki bölgeye ayrılarak, en çok beş ay süreli, günaşırı (2 gün var, 2 gün yok) su kesintisi uygulanacağı ilan edilmiştir.
1 Ağustos 2007‘de başlayan su kesintisinin dördüncü günü kentin batısına su taşıyan şebekeyle İvedik Arıtma Tesisi arasındaki ana boru patlamıştır. Macunköy‘de araçlar, kaldırımlar tahrip olmuş, çok sayıda işyeri ve evi su basmıştır. Kesintinin altıncı gününde de kentin batı şebekesine su taşıyan ana boru patlamış ve Demetevler‘deki patlama nedeniyle Çiftlik Kavşağı, SSK Blokları, Demetevler 1. ve 2. caddeleri sular altında kalmıştır. Otomobil, ev ve işyerlerinde ciddi maddi hasar meydana gelmiştir.
ASKİ Genel Müdürlüğü‘nden yapılan açıklamada Demetevler‘de 2 metre 20 santimetre çapındaki ana borunun tamiri ve suyun tekrar şebekeyi doldurmasının en az 72 saat süreceği, bu süre içinde bütün Ankara‘ya su verilemeyeceği açıklanmıştır.
Bazı semtlere 17 gün su verilemediği ve insanların ciddi biçimde mağdur olduğu görülmüş, kenar mahallelerde ayaklanmalar çıkarak kamu düzeni ciddi biçimde zarar görmüş, söz konusu kesintilerin sonunda da 16.8.2007 tarihli radikal Gazetesi haberine de yansıdığı üzere BÜYÜKŞEHİR BAŞKANININ KUSURU BİZZAT BAŞBAKAN TARAFINDAN DA İFADE EDİLMİŞTİR.
- Su krizi dolayısıyla yaşanan mağduriyetlerin sorumlusu, görevini kötüye kullanan / görevini ihmal eden ve hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatılması gereken Ankara Büyükşehir Başkanı İ. Melih Gökçek‘tir. Bu durumun izahı ile ilgili kişinin sorumluğu aşağıda detaylı bir şekilde anlatılmaktadır.
YÖNETİM ANLAYIŞINDAN DOĞAN SORUMLULUĞUN KÖKENİ YAŞANAN SÜREÇ İLE İLGİLİ BİLGİLER
1053 sayılı Belediye Teşkilâtı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun[1] hükümleri doğrultusunda Ankara‘nın da içinde bulunduğu nüfusu yüzbinden daha fazla olan kentlere su getirmek sorumluluğu DSİ Genel Müdürlüğü‘ne verilmiştir.
1053 sayılı yasanın 2. maddesi hükmü uyarınca su kaynağını teşkil eden barajlar, isale hatları ve tasfiye tesisleri Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, depo ve tevzi şebekelerinin belediyelerce yapılacağı, 3. madde hükmü ile de ikinci maddedeki işlerin ilgili belediyesince yaptırılacak kısmı için her yıl Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bütçesine konulacak ödenek miktarınca yardım yapılacağı ifade edilmektedir.
Devamla 4. madde hükmü ile de Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak işler için sarf edilecek meblağın tamamı ile 3 üncü maddeye göre yapılacak yardımları ilgili belediyelerin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne borçlanacağı; borçlanma şartları, taksitlerin miktar ve süreleri ve işin yürütülmesi ve işletilmesi ile ilgili diğer hususlar İçişleri ve Maliye Bakanlıklarının uygun mütalaası alınmak suretiyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile ilgili belediyeler arasında yapılacak protokollerle tespit edileceği belirtilmektedir.
2000 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre merkez nüfusları yüzbini aşan 55 yerleşim birimi bulunmaktadır. 1053 sayılı Yasa‘nın 1968 yılında yürürlüğe girmesinden bu yana çeşitli tarihlerdeki Bakanlar Kurulu Kararları ile nüfusu 100 000‘i aşan 45 şehre içme, kullanma ve endüstri suyu sağlanması konusunda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü yetkilendirilmiştir.
2005 yılı itibariyle Bakanlar Kurulu Kararları ile DSİ‘nin yetkilendirildiği şehir sayısı 45 olup bunlar arasında Ankara da vardır. Ankara‘nın da içinde bulunduğu 17 şehrin içme, kullanma ve endüstri suyu temin projeleri DSİ tarafından sürdürülmekte; içme, kullanma ve endüstri suyu sağlanması yönünde master plan, fizibilite, planlama, proje ve inşaat çalışmaları çeşitli aşamalarda sürdürülmekte, inşaatı tamamlanıp hizmete alınan tesisler/sistemler ilgili belediyelere devredilmektedir.
Hükümet tarafından Kamu Yönetimi Reformu olarak sunulan, idari teşkilatın yeniden yapılandırılmasını amaçlayan değişiklik paketinin temel direklerinden olan 10.07.2004 tarihli 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu‘nun 7/r maddesi uyarınca aynı görev su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla kurulacak tesisleri kurmakla büyükşehir belediyeleri (dolayısıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi de) de görevlendirilmiştir. Buna göre su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak görevi Büyükşehir Belediyelerinin, dolayısıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin görevidir.
Keza 2560 Sayılı Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürlüğü kuruluş yasasının 2. maddesinde "İçme kullanma ve endüstri sularının her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için, KAYNAKLARDAN abonelere ulaşıncaya kadar HER TÜRLÜ TESİSİN etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, bu projelere göre tesisleri kurmak veya kurdurmak, kurulu olanları devralıp işletmek..." hak ve görevi ASKİ‘ye verilmiştir.
Belediyelerin, mevzuat hükümleri uyarınca eğer DSİ‘nin projesini yapmak isterse 2560 Sayılı Kanunun verdiği yetkiye göre bunu yapabilmekte, ancak bu taleple DSİ‘ye başvurmaları gerekmektedir. Ancak bu durum yeterli olmayıp, DSİ‘nin, kendisine gelen talep doğrultusunda Bakanlar Kurulu kararı ile yetkilendirilerek belediye ile bir protokol imzalaması ile mümkün olduğunda tamamlanabilmektedir. Belediye‘nin bir talebi olmadan DSİ‘nin durumdan vazife çıkararak herhangi bir şehre (dolayısıyla Ankara‘ya) su taşıması mevzuat uyarınca mümkün değildir.
Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin ve 5393 sayılı Belediye Kanunu‘nun 38. maddesi uyarınca Belediye başkanı olan şikayet edilenin keyfi ve plansız tutumu dolayısıyla oluşan su krizinin sebebi de Ankara‘nın ihtiyacı olan suyun teminini sağlayan DSİ-Büyükşehir Belediyesi arasında yapılması gereken protokolün Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin ve Belediye başkanının tavrı nedeni ile yapılamamış olmasıdır.
Öyle ki 1968 senesinde Ankara‘nın su planlamasının yapılması gündeme gelmiş ve DSİ tarafından 50 yıllık süre için yapılan Ankara Master Su Planı (1970-2020) doğrultusunda 1974 yılında Kurtboğazı Barajı devreye girmiş, 1978‘de devreye girmesi planlanan Çamlıdere Barajı, tünel açmadaki bazı sorunlar nedeniyle ancak 1985‘te; İncegez Barajı yerine yapılan Eğrekkaya Barajı 1992‘de, Akyar Barajı ise 2000‘de devreye girmiştir. Master Plan çerçevesinde Işıklı sistemlerindeki baraj sularının tüneller ile Çamlıdere Barajı‘na tahliyesi sebebiyle Çamlıdere‘nin kapasitesi ise büyük tutulmuştur.
Plana göre Işıklı baraj sistemi Ankara‘nın yaklaşık 100 km kuzey batısında Gerede civarında yapılması ve kente Işıklı 1.etap‘ın 1993 senesinde, Işıklı 2.etap‘ın 2000 senesinde, Işıklı 3.etap‘ın ise 2010 senesinde su vermeye başlaması planlanmış ancak Işıklı sisteminin su taşıdığı Çamlıdere barajı çalışmaları sırasında yaşanılan tünel açma sorunları nedeniyle 1994 senesinde Master Planın yeniden gözden geçirilmesi gündeme gelmiştir.
Planın, artan nüfus artış hızı dolayısıyla 2050 senesini de kapsar biçimde yeniden ele alınmış, Japon kredisinin temini de garanti altına alınan Işıklı sistemi için tünel açma kararından vazgeçilmiş ve pompa sistemine geçilmesine karar verilmiştir.
1053 sayılı Kanun‘un 4. madde hükmü doğrultusunda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak işler için sarf edilecek meblağın borçlanmasını öngören protokol Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından imzalanmamıştır.
Bunun üzerinde DSİ Hazine Müsteşarlığı‘na bir yazı göndererek kredi hakkında bilgi verilmiş ve "2010‘a kadar Gerede sistemi devreye girmezse Ankara‘da su sıkıntısı yaşanabileceği" bildirilmiştir. Hazine‘nin Ankara Büyükşehir Belediyesi‘ne durumu sorduğu görüşe belediye tarafından verilen cevapta ise hazine garantili belediye borçlarının arttırılmaması için su temini projelerini yap-işlet-devret modeli ile yapılmasının düşünüldüğü, Ankara metrosunun büyükşehir belediyesinin öncelikli projesi olduğu belirtilerek Gerede Işıklı projesinin DSİ tarafından yapılması önerilmiştir..!
DSİ, 2006 yılında belediyeyi yeniden uyarmış ve bugün yaşanan su sıkıntısına erken habercisi olmuştur. Belediye tarafından durum önemsenmeyerek 2006 yazı itibarı ile Ankara‘da ciddi bir şekilde su sıkıntısı çekilmesinin muhtemel görünmediği bildirilmiştir. Hazine‘ye verdiği cevapta öncelik tercihini metrodan yana kullanacağını bildiren belediye tarafından ASKİ‘nin kaynaklarının, su ve kanal işleri yerine kuruluş yasasında olmadığı halde yollar ve köprülü kavşaklara aktarılmasına karar verildiği bildirilmiştir.
Hal böyle olunca Gerede sisteminden su gelince İvedik Su Arıtma Tesisi‘nin genişletilmesi gerekeceğinden büyükşehir belediyesince mevcut tesisin yanında bu iş için ayrılan alana da ASKİ Spor Salonu yapılmasına karar verilmiş ve spor salonu tamamlanarak hizmet sokulmuştur.
Ankara‘daki su sorunun Büyükşehir Belediyesi‘nin tutumundan kaynaklandığı İstanbul, İzmir, Afyonkarahisar, Çorum, Sivas, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Erzurum‘un aralarında bulunduğu pek çok şehrin DSİ‘ye talepte bulunduğunu ve DSİ‘nin de bedelin 30 yılda ödenmesi koşuluyla bu şehirlere su götürdüğü bilinmektedir. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Eski Müdürü Veysel EROĞLU‘nun Ankara‘daki su(suzluk) sorunu ile ilgili olarak basına yaptığı açıklamalarından bu durum kolaylıkla anlaşılmaktadır. EROĞLU‘nun Ağustos ayı içerisinde basına yaptığı açıklamalarında Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nden talep gelseydi DSİ‘nin üzerine düşeni yapacağı belirtilmiş, zamanında projenin yapıldığı, Japon kredi kuruluşu JBIC‘den kredisinin bulunduğu, protokolün hazırlanarak Büyükşehir Belediyesi‘ne sunulduğu ancak Büyükşehir tarafından protokolün kabul edilmediği açıkça ifade edilmiştir.
ANKARA MEVCUT İÇME SUYU BARAJLARI VE İLETİM SİSTEMLERİ
Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin plansız yönetim anlayışı, kamuda ve yerel yönetimlerde bütçe sistemine yönelik 24 Aralık 2003 tarihli 25326 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümleri ile de açıkça çelişmektedir.
5018 sayılı yasayla birlikte stratejik plan ve performans esaslı bütçeleme, performans denetimi ve performans yönetimi mevzuatımıza girmiştir. Yasanın hükümleri yerel yönetimleri de kapsamaktadır. Bu doğrultuda 5018 sayılı yasanın 3. maddesinde stratejik plan "kamu idarelerinin orta ve uzun vadeli amaçlarını, temel ilke ve politikalarını, hedef ve önceliklerini, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını içeren plan" olarak tanımlanmıştır. Yasa hükmünde görüldüğü üzere stratejik planın tanımıyla kamu ekonomisinin hacminin orta ve uzun vadeli sınırlarının çizilmesi öngörülerek liberal minimal devletin çerçevesi oluşturulması hedeflenmiştir.
Bilindiği üzere idarenin kurulma amacına dayalı olarak karşılamakla yükümlü olduğu hizmetler söz konusudur. İdarenin bunları karşılarken bazı ilkelere uyması gerekir. Buna göre kamu hizmeti ilkelerinin en başında gelen "hizmette süreklilik" ilkesidir. Bu ilke, giderilmesinde kamu yararı bulunan toplumsal bir gereksinmenin kamu hizmeti olarak bir kez yöntemine uygun olarak ortaya çıktıktan sonra, aralıksız, kesintisiz, devamlı ya da sürekli bir biçimde yerine getirilmesini ifade eder. Kamu hizmetinde her türlü kesinti, duraksama ve kesilme toplumda giderilmesi güç karışıklıklar ve aksaklıklar ortaya çıkarabilir. Örneğin bir kentte, kentsel ortak tüketim ve hizmet alanları olarak suların akmaması, elektriklerin yanmaması, doğalgazın kesilmesi, çöplerin toplanmaması ve toplu taşımanın yapılmaması durumlarında o kentte toplumsal yaşam felce uğrayacaktır. Bu nedenle kamu hizmetleri kesintisiz bir biçimde yürütülmelidir.
Yasanın "stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme" başlığını taşıyan 9. maddesinde söz konusu durum daha da açığa çıkmaktadır.
Buna göre, "kamu idareleri; kalkınma planları, programlar, ilgili mevzuat ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin misyon ve vizyonlarını oluşturmak, stratejik amaçlar ve ölçülebilir hedefler saptamak, performanslarını önceden belirlenmiş olan göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak amacıyla katılımcı yöntemlerle stratejik plan hazırlarlar.
Kamu idareleri, kamu hizmetlerinin istenilen düzeyde ve kalitede sunulabilmesi için bütçeleri ile program ve proje bazında kaynak tahsislerini; stratejik planlarına, yıllık amaç ve hedefleri ile performans göstergelerine dayandırmak zorundadırlar. Stratejik plan hazırlamakla yükümlü olacak kamu idarelerinin ve stratejik planlama sürecine ilişkin takvimin tespitine, stratejik planların kalkınma planı ve programlarla ilişkilendirilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesine Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı yetkilidir.
Kamu idareleri bütçelerini, stratejik planlarında yer alan misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle uyumlu ve performans esasına dayalı olarak hazırlarlar. Kamu idarelerinin bütçelerinin stratejik planlarda belirlenen performans göstergelerine uygunluğu ve idarelerin bu çerçevede yürütecekleri faaliyetler ile performans esaslı bütçelemeye ilişkin diğer hususları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve ilgili kamu idaresi tarafından birlikte tespit edilecek olan performans göstergeleri, kuruluşların bütçelerinde yer alır. Performans denetimleri bu göstergeler çerçevesinde gerçekleştirilir" denilmektedir.
Söz konusu yasal çerçeve doğrultusunda yerel yönetimlerde de stratejik plan ve performans planı benimsenmiştir. Buna göre, stratejik plan ve performans planı 3.7.2005 tarihinde kabul edilen 5393 sayılı Belediye Yasası‘nın en önemli yeniliklerinden biri olarak gösterilmektedir. Belediye Yasası‘nın 18, 34, 38, 41, 56, 61 ve geçici 4. maddelerinde "stratejik plan" sözcüğü geçmektedir. Belediye Yasası‘nda stratejik planın hazırlanması, görüşülmesi, kabul edilmesi, uygulanması, izlenmesi, değerlendirilmesi ve bunlara ilişkin raporların sunulmasına yönelik belediyenin organları olan meclis, encümen ve başkanın görev ve yetkilerini düzenleyen maddelere hükümler konulmuştur. Bu doğrultuda 5393 sayılı Belediye Yasası‘nın 38. maddesinin (b) fıkrasında belediye başkanının görev ve yetkileri arasında "belediyeyi stratejik plana uygun olarak yönetmek, belediye idaresinin kurumsal stratejilerini oluşturmak, bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini hazırlamak ve uygulamak, izlemek ve değerlendirmek, bunlarla ilgili raporları meclise sunmak" sayılmıştır. Bu hükme göre belediye başkanının belediyeyi yönetmesinde önemli araçlardan biri olarak stratejik planın öngörüldüğü söylenebilir.
Yasanın 34.maddesinin (a) fıkrasında encümenin görev ve yetkileri arasında "stratejik plan ve yıllık çalışma programı ile bütçe ve kesin hesabı inceleyip belediye meclisine görüş bildirmek" sayılmıştır. Bu kapsamda belediye encümeni belediyenin genel karar organı olan meclise görüş bildirme görevinin verildiği anlaşılmaktadır. Belediyenin karar organı olan meclisin görev ve yetkileri arasında "stratejik plan ile yatırım ve çalışma programlarını, belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini görüşmek ve kabul etmek" yer almaktadır.
Stratejik plan ve performans planının hazırlanması ve onaylanmasına ilişkin sürecin nasıl olacağı yasanın stratejik plan ve performans planı başlıklı 41. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre "belediye başkanı, mahalli idareler genel seçimlerinden itibaren altı ay içinde; kalkınma planı ve programı ile varsa bölge planına uygun olarak stratejik plan ve ilgili olduğu yılbaşından önce de yıllık performans planı hazırlayıp belediye meclisine sunar. Stratejik plan, varsa üniversiteler ve meslek odaları ile konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır ve belediye meclisi tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girer. Nüfusu 50.000‘in altında olan belediyelerde stratejik plan yapılması zorunlu değildir. Stratejik plan ve performans planı bütçenin hazırlanmasına esas teşkil eder ve belediye meclisinde bütçeden önce görüşülerek kabul edilir" denilmektedir.
5393 sayılı Belediye Yasası‘nda stratejik plana ve performans hedeflerine değinilen bir başka hüküm faaliyet raporu başlıklı 56. maddedir. Maddeye göre, belediye başkanı, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 41 inci maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen biçimde; stratejik plan ve performans programına göre yürütülen faaliyetleri, belirlenmiş performans ölçütlerine göre hedef ve gerçekleşme durumu ile meydana gelen sapmaların nedenlerini ve belediye borçlarının durumunu açıklayan faaliyet raporunu hazırlar. Faaliyet raporunda, bağlı kuruluş ve işletmeler ile belediye ortaklıklarına ilişkin söz konusu bilgi ve değerlendirmelere de yer verilir. Faaliyet raporu nisan ayı toplantısında belediye başkanı tarafından meclise sunulur. Raporun bir örneği İçişleri Bakanlığına gönderilir ve kamuoyuna açıklanır.
Belediye Yasasında belediye bütçesi ile stratejik plan arasında doğrudan bağ da kurulmuştur. Buna göre "belediye bütçesi" başlıklı 61. maddesinde "belediyenin stratejik planına ve performans programına uygun olarak hazırlanan bütçe, belediyenin mali yıl ve izleyen iki yıl içindeki gelir ve gider tahminlerini gösterir, gelirlerin toplanmasına ve harcamaların yapılmasına izin verir" denilmektedir.
Belediye Yasasının Geçici 4. maddesi ise belediyelerin hazırlamakla yükümlü bulundukları stratejik planların ne zaman hazırlanacaklarına ilişkindir. Buna göre, stratejik planlar "41 inci maddede öngörülen stratejik plân, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içinde hazırlanır" Yasa‘nın Geçici maddesinde de açıkça anlaşıldığı üzere belediyeler yürürlükten itibaren bir yıl içinde stratejik plan hazırlamakla yükümlü kılınmıştır.
Stratejik planla kamu hizmetlerinin karşılanmasında ölçülebilirliğe ilişkin kıstasların getirilmesi öngörülmektedir. Bu ölçülebilirlik ilkesinin en somut göstergelerinin de Ankara‘nın 2020 yılına kadar geleceğini belirleyecek olan Ankara Su Master Planı‘na uyumlu olması yolundan geçmektedir. Oysa bugünkü su krizi açıkça göstermektedir k, bu doğrultuda planlama çalışmasının aynı zamanda kamu hizmeti gereklerinin planlı bir şekilde soyutlanması gerekirken Büyükşehir Belediyesi yönetim anlayışından kaynaklı eksikliklerin ve plansızlığın zararının Ankara‘lı üzerinde bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Tüm planlama süreçleri ve stratejik hedeflere yol gösteren söz konusu yasa değişikliği ile DSİ‘nin mali yapısı ile de oynandığı gerçeğiyle önümüzdeki dönemde yaşanacak sıkıntıların habercisi olması muhtemel etkileri göz ardı edilmemelidir.
En Çok Okunanlar
- PEYZAJ MİMARLIĞI HİZMETLERİ EN AZ BEDEL HESABI, ARTIK ODAMIZ OTOMASYON SİSTEMİ ÜZERİNDEN ÜYELERİMİZİN HİZMETİNE AÇILDI /2010 Okunma Sayısı:35778
- MESLEKİ DENETİM UYGULAMASI /2007 Okunma Sayısı:34970
- SÖZLEŞME ÖRNEKLERİ /2007 Okunma Sayısı:34323
- BÜRO TESCİL BELGESİ (BTB) ALMA KOŞULLARI /2007 Okunma Sayısı:34294
- KAMU İHALE KURUMU HÜKÜMLERİ GEREĞİ İŞ BİTİRME BELGESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME /2008 Okunma Sayısı:33405
- MESLEKİ TANINIRLIĞIMIZDAKİ EN ÖNEMLİ ADIM /2006 Okunma Sayısı:33105
- SÖZLEŞMELİ/ÜCRETLİ PEYZAJ MİMARI ASGARİ ÜCRETLERİ /2011 Okunma Sayısı:31466
- KEŞİF-METRAJ VE İHALE DOSYASI HAZIRLANMASI /2009 Okunma Sayısı:29511
- TESCİLLİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÜRO VE ŞİRKETLERİ 2009 /2009 Okunma Sayısı:26946
- KURAKLIK PEYZAJI /2007 Okunma Sayısı:19806