TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

ODA YÖNETİM KURULU "TEKEL İŞÇİLERİNİN YANINDAYIZ"

ODA YÖNETİM KURULU "TEKEL İŞÇİLERİNİN YANINDAYIZ"
MERKEZ
21.12.2009

TEKEL işçilerinin elde edeceği kazanım, hem on binlerce işçinin hak mücadelesinin önünü açacak hem de hükümetin kamuda istihdamı esnekleştirme adımlarını baltalayacak.

TEKEL İŞÇİSİNİN YANINDAYIZ!

Ne gaz bombası, ne jop, ne tazyikli soğuk su... Tekel işçileri kararlılıkla ve inatla mücadele etmeye devam ediyor!

ÖNCE TEKEL‘ İ  ÖZELLEŞTİR !  

TEKEL, 2001 yılında Özelleştirme Yüksek Kurulu‘nun (ÖYK) 2001/06 sayılı kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alındı. ÖYK‘nun 05.02.2002 tarih ve 2002/06 sayılı Kararı ile özelleştirme stratejisi yeniden belirlendi. TEKEL‘in alkollü içkiler ve sigara bölümleri 05.06.2003 tarihinde anonim şirkete dönüştürüldü ve iki gün sonra 07.06.2003 tarihinde ihale için ilana çıkıldı.

Yayınlanan birçok rapor o dönem hükümetin söylem ve propagandalarını yalanlıyordu.

Araştırma ve raporlar;  Tekel‘in özelleştirilmesi durumunda 176 bin tütün ekicisi ile birlikte, yerli sigaraların piyasadan silineceğini, tütünde ihracatçı olan Türkiye‘nin net ithalatçı konuma geleceğini ortaya koyuyordu. Türkiye‘nin üretimden satışlarda en büyük 8. Firması, karlılıkta 5. firması olan Tekel‘in dünyanın 5 büyük sigara üreticisi, Avrupa‘nın 80 büyük içki üreticisi arasında yer aldığını, Tekel‘in 2001 yılında toplam tarımsal ürün ihracatı içindeki payının yüzde 5 olduğu, aynı yıl GSMH‘ ya katma değer olarak 2 katrilyon lira katkı sağladığı ifade ediliyordu.  2002 yılında toplam vergi ve fonlar içindeki payı yüzde 4,9 olan Tekel‘in yine 2002 yılında sağladığı gelirin, toplanan gelir vergisinin yüzde 21,3‘üne, kurumlar vergisinin yüzde 52,6‘sına, dâhilde alınan KDV‘nin yüzde 25.3‘üne, servetten alınan verginin yüzde 399‘una, Akaryakıt Tüketim Vergisi‘nin yüzde 46.1‘ine eşit olduğu yine aynı rapor ve araştırmalardan ortaya çıkan bilimsel istatiksel gerçeklerdi.

TEKEL‘in, 2002 sonuçlarına göre, Türkiye‘de 500 firma arasında 4,4 katrilyonluk satış hâsılatı, 1,7 katrilyon liralık net satışla dokuzuncu sırada, 318 trilyon 632 milyar lira net karla dördüncü sırada yer aldığı hatırlatılan raporlarda, geçen yıl elde ettiği 318 trilyon liralık karının, TBMM‘ye bütçeden ayrılan ödeneğin 2 katına, Ulaştırma Bakanlığı ödeneğinin 2 katına, Çevre Bakanlığı ödeneğinin 10 katına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ödeneğinin 5,5 katına eşit olduğuna dikkat çekiliyordu.

Tuz piyasasının yüzde 100‘üne, alkollü içki piyasasının yüzde 93,5‘ine, sigara piyasasının yüzde 58‘ine sahip olan Tekel‘in, 2001-2003 yılları arasında 23,2 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiği belirtilen raporda, kurumun 71 markanın üretimini, 190 markanın satışını gerçekleştirdiği, yıllık gayrı safi ulusal gelire yüzde 2 katkı sağladığı kaydediliyordu.

 " Tobacco Reporter" adlı yabancı bir yayında " IMF geçen sene Aralık ayında göndermeyi vaat ettiği 1,6 milyar dolarlık "BORÇ" için Türk hükümetinin özelleştirme konusunda göstereceği kararlılığı ön koşul olarak göstermiştir" diye yazılmıştı.. ( Tobacco Reporter , Şubat 2003, s. 42-44 )

Yabancı bir yayında çıkan yazının zamanlaması bir rastlantı olmasa gerek...

Ülkemizde liberalizmin ivme kazandığı son on yıllarda özelleştirme başlığının "özel"  bir yeri oldu. Emekçi sınıflara ve bu toprakların uzun yıllardır biriktirdiği her türlü değere ideolojik saldırının başat konu başlıklarından olan özelleştirme, aynı zamanda emperyalizme ilişkilerin bağımlılık temelinde yeniden üretilmesi ve tahkiminin de etkili bir aracı oldu.

"Zarar eden, devletin ve halkın sırtında yük durumunda olan KİT‘ lerin satışı kandırmacası ile başlayan kamu mallarının elden çıkarılması süreci , yukarıda ki raporlarda da görüldüğü üzere kar eden, istihdam sağlayan ve ülkenin motor gücü olan fabrikaların,  yok pahasına ve  birkaç yıllık karlarına IMF ve diğer emperyalist kuruluşlara verilen diyetlere dönüştü.

KİT lerle yetinilmedi, ormanlar, meralar, sulak alanlar kısaca elde ne varsa bir bir yok edildi.

KİM KAZANDI?

Reel ücretler düştü, sendikasızlaşma ve örgütsüzleşme  "tavan" yaptı, işsizlik korkunç rakamlara ulaştı. Yoksulluk ve açlık sınırında yaşayan insan sayısı milyonları geçti.

Ülke daha bağımlı hale geldi. "Bizim olan" her şey gitti...

Sermaye kesiminin kar oranları arttı, emek sömürüsünden elde edilen artı değerlerle yerli ve yabancı sermaye kesimleri  "ihya" oldu.

Yabancı ve yerli tekeller, onların siyasal ve bürokratik kurumları ülkemizin ekonomi ve siyasetine egemen oldu.

Sizce kim kazandı , kim kaybetti

...

4- C STATÜSÜ NE ANLAMA GELİYOR?

4-C , Kamu kurum ve kuruluşlarını özelleştirmesinin ardından işsiz kalan işçilerin başka kurum ve kuruluşlarda ‘geçici‘ istihdam edilmelerini sağlayan 657 sayılı devlet memurları Kanunu‘nun 4. maddesinin ilgili fıkrası.

4-C statüsünde çalışanlar; yılda 10 ay çalıştırılarak her yıl 2 ay zorunlu ücretsiz izne ayrılıyor ve her yıl sözleşmeleri yenileniyor. Çalıştıkları 10 ay boyunca 650 YTL civarında maaş alıyorlar ve yıllık ortalama asgari ücretten de az maaşla çalışmak zorunda bırakılıyorlar.

TEKEL İŞÇİLERİ VE TALEPLERİ

Hükümetin Ankara‘da görmek istemediği TEKEL işçileri, hükümetin sermayeye kaynak aktarmak için gerçekleştirdiği özelleştirme politikalarının mağduru. 12 bin TEKEL işçisi, daha önce önemli bir bölümü özelleştirilmiş olan TEKEL‘in, devletin elinde kalan Yaprak Tütün İşletmeleri‘nde çalışıyor.

Devletin 2 yıl önce tütün alımını bırakması nedeniyle atıl hale getirilen bu işletmelerde çalışan işçiler, kamuda 4-C statüsüne geçirilmelerine karşı eylem yapıyorlar. 4-C statüsünde, ücretlerinin üçte birine inmesine, güvencesiz, sendikasız ve yılın 10 ayı çalıştırılacak olmalarına karşı çıkıyorlar.

TEKEL işçilerinin geçmek istemediği esnek istihdamın en yaratıcı örneklerinden olan 4-C statüsünde kamuda halen 80 bine yakın kişi çalışıyor.

TEKEL işçilerinin elde edeceği kazanım, hem on binlerce işçinin hak mücadelesinin önünü açacak hem de hükümetin kamuda istihdamı esnekleştirme adımlarını baltalayacak.

Bilindiği gibi, kıdem tazminatının fona devredilmesi ve "kiralık işçi" uygulaması olarak bilinen Özel İstihdam Büroları düzenlemesi, hükümet tarafından "istihdam piyasasının esnekleştirilmesi" gerekçesiyle gündeme taşınıyor.

TEKEL işçilerinin kazanımları, bu iki düzenlemenin en temel gerekçesini gayrimeşru hale getirecek ve işçilerin bu uygulamalara karşı direnmesini kolaylaştıracak.

7 gündür Ankara‘ da soğuğa ve kolluk güçlerinin baskısına direnen TEKEL işçileri, verdikleri mücadele ile onyıllardır süren ve AKP hükümeti ile doruğa çıkan politikalara karşı Türkiye emekçi sınıflarının aklı ve yüreği olmayı başardılar.

"Tekel İşçisi, Memleket Bekçisi" diye haykıran TEKEL işçileri onurlu mücadeleleri ile daha yaşanılır bir ülkenin,  işimize, ekmeğimize ve ülkemize sahip çıkarak olabileceğini gösteriyor, "ölmek var dönmek yok"  diyorlar...

TEKEL İŞÇİLERİNİN YANINDAYIZ!

TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
Yönetim Kurulu

Okunma Sayısı: 1786