TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

PEYZAJ MİMARLARI ODASI YÖNETİM KURULU' NDAN AÇIKLAMA

MERKEZ
19.01.2007

"Son yıllarda Türkiye’de “bu kadarı da olmaz” sözcüğünü de aşacak derecede akıl dışı bir yaklaşım içinde, “biz yaptık oldu” sözcüğünün doğruluğunu sevinçle kabul edecek kadar duyarsız ve saygısızca o kadar çok şey yapılmaya başlandı ki; acaba gerileye gerileye orta çağa dönüş gerçekleşti mi diye şüpheye düşülüyor..."

Değerli Üyelerimiz,

Son yıllarda Türkiye‘de "BU KADARI DA OLMAZ" sözcüğünü de aşacak derecede akıl dışı bir yaklaşım içinde, "BİZ YAPTIK OLDU" sözcüğünün doğruluğunu sevinçle kabul edecek kadar duyarsız ve saygısızca o kadar çok şey yapılmaya başlandı ki; acaba gerileye gerileye orta çağa dönüş gerçekleşti mi? diye şüpheye düşülüyor..

Doğal olarak, duyarlı bir peyzaj mimar topluma karşı sorumluluk bilinci ile tüm bunların üzerine gitmeli ve hesap sormalıdır ama öncelik verirsek; bunların içinde bizi en çok  ilgilendiren kısmı,  şüphesiz mesleğimiz ile ilgili olanlardır.

Dünyada ve Türkiye‘de ormanların korunması ve  ormanlardan elde edilen ağaçlardan endüstriyel olarak yararlanma ana fikri ile oluşturulan ormancılık ve orman bilimi, Türkiye‘deki üniversiteleşme sürecinde zaman içinde -her şeyde olduğu gibi- plansızlığın ve yanlı politik yaklaşımların sonucunda yanlış biçimde gelişmiş, fazla sayıda fakülte açılmış, hatta fakülte açılabilmesi için gerekli 3. anabilim dalı olarak "Peyzaj Mimarlığı" -öylesine- seçilmiştir. Tüm bu tutarsız yaklaşımlar sonucunda hem orman fakültesi mezunlarının sayısı gereğinden fazla artmış, hem de araç olarak görülerek kurulan Peyzaj Mimarlığı bölümleri ve bu bölümlerin mezunlarının sayısı ülke ihtiyacına göre dengesiz bir dağılımla artmıştır.

Ancak orman mühendisleri ve odaları bu durum karşısında -bırakın karşı koymayı- sessiz kalmışlar, bu gelişmeleri gerekli bir süreç olarak kabul etmişlerdir. Ama tabandan gelen ve gittikçe artan hoşnutsuzlukları da gidermek zorunluluğunu da çok iyi bildiklerinden; bu defa ülke menfaatlerini, bilim ve meslek etiğini, TMMOB ilkelerini bile hiçe sayarak, sadece çıkarların göz önüne alındığı bir yaklaşım güdülmeye başlanmıştır.

Özellikle meslek örgütü bu konuda akademisyenleri de yanına alarak -sadece kendilerine yeni iş alanları yaratmayı amaçlayan ve bu amaç için diğer mesleklerin ve özellikle biz Peyzaj Mimarlarının ana çalışma alanlarını bile hiçe sayan- bir yasa tasarısı hazırlamışlar, tüm karşı duruş ve uyarılara rağmen; sayısal üstünlük ve AKP hükümeti desteği ile meclisten geçirterek, yasalaştırmışlardır.

Bu yazının yazılmasına  neden olan gelişmeler ise aslında bunlar değildi. Asıl neden; ormancıların meslek örgütü olan odalarının internet sayfasında -artık niyetlerini saklamaktan bile çekinmeden- yayınladıkları bir rapordu.

Bu rapordan bazı satırları ilginize, bilginize ve hayretinize sunuyoruz:

I- RAPORUN KONUSU VE HAZIRLANMA NEDENİ:

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinin, 5531 sayılı "Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun"dan bahisle görüş almak için Odaya gönderdiği 11.08.2006 tarih ve B.30.2.İS.0.59.00.00/ sayılı yazılarında; "Orman Fakültelerindeki mevcut eğitim-öğretim programlarının bu yasayla verilen yetki ve sorumluluklar ışığında tartışılması amacıyla 2007 yılı Mart-Nisan ayları içinde Fakültemizce İstanbul‘da bir çalıştay düzenlenmesi planlanmaktadır." denilmekte ve düzenlenmesi istenilen toplantıya ilişkin görüş ve önerilerin 15 Eylül 2006 tarihine kadar Fakülte Dekanlığına bildirilmesi istenmektedir. 

Görüldüğü gibi ilk ve temel hedef olarak fakülte eğitim öğretim programlarının yasaya uydurulması planlanıyor (alttaki maddenin b. şıkkında da belirtiliyor).

Raporu hazırlayan Sn. Eşref Girgin,"kanuna hayat verecek" olarak tanımladığı  incelemelerde bulunuyor. Ancak Sn. Girgin kendi camiası adına bu kadar heyecanlanırken, toplumsal karmaşaya neden olacak olan  bu işbirlikçi yasanın ülkemizde sayıları 6000‘i bulan Peyzaj Mimarlarının ve dolayısıyla ailelerinin mağduriyetlerini, emeklerini ve ekmeklerini haksızca, siyasi odakları bilimden uzaklaştırıp, yanıltarak elde etmelerinden hiçbir rahatsızlık duymuyor.

Bir ülkenin idamesi ancak ve ancak bilim ışığında ve devamlılığında baki kalacaktır. Günlük çıkarlar  ve rantsal  hırslar uğruna yapılanlar geleceğimiz için tehlikedir ve bu uygulamalara bir an önce son verilmelidir.

II- İNCELEME:

1- 5531 Sayılı Kanunun hazırlanmasına esas olan düşünce ne idi? Tam olarak gerçekleşti mi?

Ormancılık camiasının yarım asırlık özlemi olan 5531 sayılı yasamız, nihayet Odamızın koordinasyonunda, Bakanlığımızın, Fakültelerimizin, ormancı kökenli eski parlamenterlerin, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, kısaca tüm ormancılık camiasının destekleriyle kanunlaşmıştır. Bundan sonra yapılacak olan işlerin iki ana başlıkta toplanmıştır. Şöyle ki;

a)      Kanuna hayat verecek olan ikincil mevzuatın aynı anlayışla hazırlanması,

b)      Orman Fakültelerindeki eğitim ve öğretimin bu yasa ve ikincil mevzuat doğrultusunda şekillenmesidir.

Orman Mühendisleri Odası merkez şubesi, Kasım-20

03 tarihinde bir meslek yetki yasası çıkartılması fikrini ortaya attığında şu ana amaçlar düşünülmüş ve daha sonra Oda genel merkezince de benimsenmiştir.  Çıkartılacak yasa;

a)      Odamızın tüm üyelerini kapsamı içine alsın.

b)      Odamızın üyeleri olan Orman Mühendisi, Orman Endüstri Mühendisi ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendislerinin faaliyet alanları, görevleri, hak ve yetkilerinin sınırları net olarak belirlensin ve yetki konularının yakın mesleki disiplinlerce aşındırılmasının önüne geçilsin.*

Orman fakültelerinin araç olarak kullandıkları Peyzaj Mimarlığı bölümlerinden mezun olanların hak ve yetkilerinin pek umurlarında olmadığı açıkça görülüyor.

c)      Orman mühendisliği konuları da, serbest piyasadan hizmet satın alınarak yapılabilecek hale getirilmesi için yasal alt yapısı oluşturulsun.

d)      Ormancılık, orman endüstrisi ve ağaç işleri endüstrisiyle uğraşan gerçek ve tüzel kişilerin uymak zorunda oldukları kriterler belirlensin.

e)      Bunların hepsinden de önemlisi, Orman Mühendisi ve Orman Endüstri Mühendisleri mesleklerini icra ederlerken, başka disipline mensup mühendislerce bu konuların yapılmasının önüne geçilsin.

Yasalarla bu kadar ilgilenen ve kanunların hayata doğru anlamda geçebilmesi için ciddi inceleme ve araştırmalar yapan   Sn.Eşref Girgin‘in raporunun ( c, d, ve e ) bentlerinde orman ve orman endüstri mühendisliğinin serbest piyasadaki hizmetlerinin belirlenmesi ve başka hiçbir mühendislik disiplinince yapılmaması konusunda önlem alınmasının yöntemlerinin araştırılması yönünde bir talebi var.

Değerli üyelerimiz, orman mühendisleri camiasını bir kez daha bilgilendirmek adına aşağıdaki açıklamayı yapma zorunluluğu duyuyoruz;

Sn. Eşref Girgin, sanırız bilginiz yok.  Her mühendislik disiplinin örgütü olan meslek odaları tarafından düzenlenen ve resmi olarak kabul gören "SERBEST MÜHENDİSLİK HİZMETLERİ TANIMI VE ASGARİ ÜCRET TABLOSU" vardır ve her yıl ücretler yenilenir. Tabii ki sizin odanızın da var. Ancak odanız 5531 sayılı yasa daha taslak halinde iken bu hizmet tablosu ve ücretlendirmeyi derhal yayından kaldırdı. Çünkü odanız, başka meslek disiplinlerinin hizmet ve uzmanlık alanlarına haksız ve bilim dışı bir saldırı planı hazırlığındaydı. Şu an sizin " Bizim meslek alanımızı kimsenin yapmaması için önlem alalım" kaygılarınız, başka meslek sahiplerinin yıllarca emek- emek aldıkları eğitim sonrası şeref ve haysiyetle yaptıkları işleri ve unvanları için endişe kaynağı oldu. Siz de emin olunuz ki, bu güne kadar hiçbir mühendislik ve mimarlık disiplini, orman ve orman endüstrisi alanında serbest piyasada iş yapmamıştır, böyle bir örnek yoktur.

Eğer isterseniz biz size Orman Mühendisleri Odası‘nın 2005 Kasım ayına kadar yürürlükte olup yok ettikleri, aldıkları eğitim doğrultusunda hazırlanmış, bilime saygılı, daha önceki yıllarda görev yapan saygın yönetim kadrolarının akılcı çalışmalarının, toplumcu yaklaşımlarının, son oda yönetiminin rantsal ve çıkarsal hırslar uğruna yok ettikleri TMMOB Orman Mühendisleri Odası 2005 Yılı Mühendislik Hizmetleri 2. Yarıyıl Ücret Tarifesini gönderebiliriz.

İnanıyoruz ki; herkes bu belgeyi de incelediğinde, 2006 yılına kadar sadece aldıkları eğitim ve mühendislik formasyonu ile yetkilenen orman mühendislerinin -başlarına bir sihirli değnek mi değdi de- peyzaj projeleri ve uygulamaları yapabiliyorlar, peyzaj bilimi dili üretebiliyorlar diyeceklerdir.

İnanıyoruz ki; bilimsel ve teknolojik gelişmelerin verimli ve kamusal kaynakların ekonomik kullanımı ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilen ihtisaslaşmanın  gerekleri, ülkemiz gelişimi adına sorumluluk taşıyanlar için önemlidir.

2- TBMM Tarım-Orman ve Köy İşleri alt komisyon ve komisyon görüşmelerinde en çok eleştirilen veya taviz verilmesi istenilen konular ve bu hususların altında yatan düşünceler nelerdir?

TBMM Tarım-Orman ve Köy İşleri alt komisyon ve komisyonlarında yasa tasarısının görüşmeleri sırasında, tasarının 4 üncü maddesinde belirtilen konular tartışmaların odak noktasını oluşturmuştur. Bu konular arasında orman toprakları, erozyon kontrolü ve ağaçlandırma, fidan üretimi, orman içi, kenarı ve üstü meraları, orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, mesire yerleri, milli parklar, uzun devreli gelişim planlama çalışmaları, rekreasyon çalışmaları, kent ormancılığı, av ve yaban hayatı ve benzeri konuların mesleğimizin yetkisinde olmasına yakın disiplinlerine ait meslek kuruluşlarınca karşı çıkılmış ve ciddi bir şekilde direnme gösterilmiştir. Hatta komisyon görüşmelerinde yakın meslek odalarınca, Orman Fakültelerinde okutulan ders program ve ders içerikleri fakültelerin internet sayfalarından çıkartılarak getirilmiş ve kendi okullarında aldıkları ders programlarıyla karşılaştırılmak suretiyle komisyon üyeleri yanıltılmak istenilmiştir. Ancak Bakanlığımız ve Odamızın aldığı tedbirlerle bu yanıltmanın önüne geçilmiştir. Bu bağlamda İ.Ü.Orman Fakültesi Dekanlığı, üç öğretim üyesi Prof. Dr. Doğan KANTARCI, Prof. Dr. Uçkun GERAY ve Prof Dr. Tamer ÖYMEN hocalarımızı Ankara‘ya göndererek komisyon çalışmalarına katılmalarını sağlayarak önemli desek vermiştir. Burada Sayın Dekanımız Prof. Dr. Tahsin AKALP ve özellikle her üç değerli hocamıza Odamız adına bir kez daha teşekkür ederiz.

Buradan şu önemli sonuç çıkartılabilir. Her meslek disiplini kendi üyelerinin yararına her türlü çalışmalara başvurabilmektedir. O nedenle, özellikle serbest piyasada yer tutan işlere ilişkin eğitim ve öğretim konularında kesinlikle boşluk verilmemesi gerekmektedir.

Değerli meslektaşlarımız, gördüğünüz gibi burada da TMMOB Peyzaj Mimarları Odası ve meslektaşlarımızın tüm haklı girişimleri "direnme" olarak gösteriliyor, bilimsel örnekler ve ders programları yanıltıcı bulunarak adeta camiamız -sahtekârlıkla- suçlanıyor. Daha da ileri gidilerek "her meslek disiplininin kendi çıkarı için her şeyi yapabileceği", bu nedenle bu çıkarlara uygun eğitim-öğretim verilmesi gerektiği vurgulanıyor. Aşağıda da bunun nasıl yapılması gerektiği -akademisyenlere- öneriliyor.

3- Kanunun 4 üncü maddesinin (a) ve (b) bentlerinde sayılan yasal yetkilerin hayata geçirilmesi doğrultusunda fakültelerimizdeki eğitim ve öğretimin şekillenmesi için neler yapılmalıdır?

Aşağıda yer verilen konular, fakültelerimizde bu güne kadar yeterli ağırlıkta işlenmediği için yer verilmiş ve yeni gelişmelerde dikkate alınarak yazılmaya çalışılmıştır. Şöyle ki;

a) serbest piyasadaki gelişmeler ekosistem yaklaşımı da dikkate alınarak yakından takip edilmeli ve başka disiplinlerin yetki alanlarımıza girmesine yarayacak eğitim boşluklarının bırakılmamasına özen gösterilmelidir.

c) Havza ıslahı ve kırsal kalkınma konuları etkin bir şekilde öğretilmelidir.

e) Orman ekosistemi, ekoloji ve orman toprakları konularına eğitimde bu günkünden daha fazla yer verilmelidir.

f) Av ve yaban hayatı konuları, Kanunda verilen yetkiler çerçevesinde eğitimde konu edilmelidir.

g) Milli park uzun devreli gelişim planlarının yapımı, mesire yerleri planlaması, rekreasyon alanları planlaması, kent ormancılığı ve benzeri planlamalar planlamacı mantığıyla öğretilmelidir.

h) Orman içi, kenarı ve orman üst sınırı meraları yetkimiz içinde olduğu dikkate alınarak, meralarda hayvanlara yararlı ve yararsız bitki türlerinin tanımı, tespiti ve mera planlaması başka disiplinlerden yararlanılmayacak şekilde öğretilmelidir.

ı)  orman yolları planlamasının ekosistemin devamlılığı esasına dayandırılmalı ve yol etüdü, sel derelerinin ıslahı tesisleri, çığ ve sel önleme tesisleri işlenmelidir.

l) Doğal olarak tüm planlamalarda, zamandan ve teknolojik olanaklardan yeterince yararlanabilmek için bilgisayar teknolojisinden faydalanma yolları öğrencilere mutlaka öğretilmelidir.

III- SONUÇ:

İ.Ü. Orman fakültesinin Mart-Nisan/2007 de yapmayı planladığı çalıştaya ilişkin düzenlenen bu raporun inceleme bölümünde gerekli irdeleme ve öneriler sunulmuştur. Burada ayrıca tekrar edilmeyecektir.

İş bu inceleme raporu Orman Mühendisleri Odasının görüşlerine esas olmak üzere tarafımdan hazırlanmıştır.

14 Eylül 2006

  Eşref GİRGİN

  Or.Yük.Müh.

  (E) Müsteşar Yardımcısı

  Oda AR-GE Komisyonu Başkanı

 

Tüm meslektaşlarımız adına sorguluyoruz;

Sn.Eşref Girgin, orman ilmi ve bilimine bu kadar hassas olan siz; orman talanına dönüşmesindeki ilk önemli adım yasal imar olanağının sağlanması olan ve 1986 da kabul edilen 3302 sayılı yasa ile 6831 sayılı Orman Yasası nın 52. maddesine eklenen  şu hüküm için ; "Şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerlerdeki özel orman alanlarında ifraz yapılmamak üzere yatay alanın %6 sını geçmemek kaydıyla inşaat yapılabilir... İnşaatların yapılmasında orman alanlarının tabii vasıflarının korunmalarına özen gösterilir." zamanında aynı hassasiyeti gösterip göstermediğinizi merak ediyoruz.

Tüm orman kaynaklarımızın talanına neden olan bu yasa çıktığında  sizin ifadenizle; "Her meslek disiplini kendi üyelerinin yararına"  diyorsunuz. Peki ; sizin mesleğinizin uzmanlık alanı olan ve  halkın tapulu  malı olan orman alanlarında, 1986 yılından itibaren -sadece parasal  ve gayrimenkul hırslar uğruna- yapılan talanda memleketimiz yararına  aynı hassasiyeti gösterdiniz ve mücadele ettiniz mi? Tam 20 yıl oldu ve Özel orman statüsündeki ormanlarımızın kamu değerlerinin korunmasında Orman Mühendislerimizin 5531 sayılı yasaya gösterdikleri ilgiyi keşke 6831 sayılı yasadaki kamuya zarar veren hükümleri konusunda yılmaz bekçileri olarak görebilseydik ve ayakta alkışlayabilseydik.

Sn. Girgin; size ve 5531 sayılı yasadan bahisle yeni organizasyonlar üzerinde çalışan orman mühendisleri ve orman fakültelerindeki bilim insanlarına tekrar sormak istiyoruz;

2002 yılında İstanbul 3 No‘lu Koruma Kurulunun Serdaroğlu Ormanında  sit derecesini 2‘den 3‘e düşürme kararıyla başlayan dehşet verici gelişmeler başladı. Alan 2. derece sit kapsamında sadece turizm amaçlı yapılaşmaya açıkken, villa yapımına onay veren Koruma Kurulu üyelerinin 20 Haziran 2002 tarihli değişiklikle, sit‘ten düşürme kararı üzerine 11 Aralık 2003 tarihinde soruşturma açtığı, soruşturma sonucunda da kurul üyelerinin savcılığa sevk edildiği ortaya çıktı. Bu karardan 5 gün sonra da aynı kurul, bir başka kararla Acarlar İnşaat‘ın kurula sunduğu vaziyet planı ile mimari avan projelerin uygunluğuna onay verdi. Bunlar artık duymaya alıştığımız konular değil mi? Kimsenin buradaki rant paylaşımına söyleyecek bir sözü yok değil mi?

Dikkatinizi çekmek istediğimiz başka bir konu da; savcılığa suç duyurularını ve kamusal mücadeleyi TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi sürdürüyor olması. Üzülerek belirtmek gerekir ki orman talanını bu ülkenin Türk Mühendis ve Mimar Odaları birliğine bağlı olan tüm meslek disiplinleri gündeminde tutarken bir tek Orman Mühendisleri Odası sessiz.....Niçin?  Yoksa sizin yapılaşmaya açılan, yok edilen, ülke geleceğimizi karartan bu gelişmelerle ilişkin söyleyecek bir sözünüz ve mücadele geleneğiniz yok mu?            

Artık özelleştirilmiş ormanlar için ellerini ovuşturanlar, 2/B den vasfını yitiren ormanlarımızı tekrar kazanmak için emek üretmeyi bir değer olarak görmeyenler, hatta bu alanları rant amacıyla yapılaşmaya açacak kadar aklını yitirmiş kişiler, yeni yasa sayesinde kuracakları  yeminli orman büroları için zafer nidaları atıyorlar değil mi?. Çünkü siz diyorsunuz ki ; "özellikle serbest piyasada yer tutan işlere ilişkin eğitim ve öğretim alanında boşluk bırakmayalım". Ne yazıktır ki sizin insafınıza terk edilmiş olan en önemli doğal varlığımız olan ormanların pazarlanıp, tüketilmesi  halinde de Peyzaj mimarlığı hizmet alanların ele geçirilip tüketilmesi de sizin açıklamaktan çekinmediğiniz hedefiniz değil mi?

Bu kadar da olmaz dedirten bu işte..... Bilim ışığından sapanlar, ihtisaslaşmayı ve toplumsal gelişmeyi hazmedemeyenler, çıkarları uğruna orta çağın  karanlığına sapanlar bilmelidir ki tüm dünyada olduğu gibi 1968 yılından itibaren bu ülkede Peyzaj Mimarlığı ana bilim dalı ve unvan  olarak vardır ve her şeye rağmen yerini almaya devam edecektir.

Kendi asli ve ulvi geçmişine sahip çıkamayıp, siyasi otoritenin noter katipliğini yaparak ormanlarımızı koruyamayanlar, şimdi diğer alanlara göz dikmişlerdir. Bu memleket, Peyzaj alan ve projeleri için  6000‘e yakın Peyzaj Mimarı yetiştirmiştir. Sizlere de kendi uzmanlık alanınız içinde bilim ve ilim sahibi erdemli meslek erbabı olma sorumluluğunuzu bir kez daha hatırlatıyoruz.

"8.Beş Yıllık Kalkınma Planında Orman "başlıklı rapordaki "Mevcut Durum, Amaç ve İlkeler ve Politikalar" belirlenmiş. Orman Mühendisleri Odası‘na soruyoruz: Kalkınma planında ormanlarımızın kadastro işlerinin tamamlanamamış olması,  kapsamlı yetişme muhitinin envanterinin olmaması, gençleştirme çalışmalarında planların gerisinde kalınması yanında, orman rejimindeki alanlarda saha emniyetinin sağlanması, korumanın etkinleştirilmesi, kamu yararının gözetilmesi, orman alanlarında çeşitli kuruluşlarca gerçekleştirilecek bina, tesis, yol vb. çalışmalarda toprak, flora ve faunanın korunması ile su kalitesinin gözetilmesi temel ilke olması ile ilgili sayfalarca yazılan ancak, yıllardır hayata geçirilemeyen kalkınma programları için hükümetlere ivme güç olması konusunda 5531 sayılı kanunu çıkartmak için oluşturduğu lobi çalışmalarını yapıp, memleketimizin en değerli emanetlerinin sorumluluğunu taşıyabiliyor musunuz? 8. kalkınma programının hayata geçirilemeyişinin nedenleri altında yatan sebeplerle ilişkin kamuoyu oluşturmak için neyi bekliyorsunuz?

Ülke için bu kadar önemli mesleki sorunları olan bir meslek örgütünün bu başarısızlıklar karşısında tek ve en büyük problemlerinin eğitim programlarını değiştirmek olmasını anlamakta zorlanıyoruz. Meslek Odalarının kuruluşları yapılırken amaçları belirlenir. Bu amaçlar mesleklerin doğuşunu belirleyen bilimlerin amaçlarıdır aslında. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak Orman Mühendisleri Odasını Üyelerini hayaller peşinde koşturmadan asli ve ulvi alanlarında ve memleketimiz yararını çalışmalar yapmaya, tarih önünde bilim adına suç işlememeye davet ediyoruz.

Basit, zararsız bir yasa ya da ne var bunda altı- üstü bir meslek yasasıdır- diye düşünenlere, bu fırtınayı koparacak  ne var diye soranlara,  biz de diyoruz ki: Hayır, hiç te sizin algıladığınız gibi değil aslında;

Bu yasa ve etrafında toplananlar, maalesef ki, Türkiye‘de son yıllarda  daha da sarsıcı rüzgarlarında savrulduğumuz yansımalarından kaynaklı toplumsal çürümenin belki de sadece biri daha. Türkiye neo-liberal ekonomi politikaları altında  ülke ekonomisi yok olmuş, bütün kaynakları ve maddi zenginliği piyasanın emrine verilmiş, yabancı sermayeye satılmış, insiyatif geliştirilemeyecek kadar teslimiyetçi politikalar sebebiyle her alanda çürümeyi beraberinde getirmiştir.

Bu gerçekliği gören ve ülkesi için kaygı duyan tüm duyarlı üyelerimizle birlikte bu toplumsal çürümeyle sonuna kadar mücadele etme kararlılığında olduğumuzu deklare ediyoruz.

Değerli üyelerimiz,

Orman mühendisleri umarız, yukarıdaki raporda sözü edilen bu çalıştaya Orman Fakültelerinin bizce en önemli bileşeni olan Peyzaj Mimarlığı Bölümlerinin akademisyenleri ve mezunları da davet ederler. Orada bulunmaları durumunda Peyzaj Mimarlığının, kendilerinin, öğrencilerinin, meslektaşlarının haklarını ve geleceklerini savunacaklardır. Peyzaj Mimarları Odası olarak kendilerine sevgi ve saygılarımızı sunar, orada yanlarında olacağımızı belirtiriz.

Saygılarımızla.

 

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

VII. Yönetim Kurulu

  

 

Okunma Sayısı: 2952