2007 lerin dünyasında "Barış", insan olanın bugün daha sıkı sarılması, daha gür seslendirmesi gereken bir olgu olarak karşımızda duruyor.

"Prangalara vurulan özgürlüğüm
Zindanlara sürülen sürgünlüğümdür
Gece baskınlarından ardakalan
Işgal edilen ülkemdir bilirim
Parsel parsel yağmalanan..."

1 Eylül 1939...

2. Dünya Savaşı‘ nın başlangıç tarihi...

Milyonların öldüğü bir savaşın başlangıç tarihi bütün dünyada barış günü olarak ilan edildi. Polonya‘ yı işgal ederek savaşı başlatan Naziler, arkalarında 50 milyondan fazla ölü,  yüzbinlerce sakat insan, ve binlerce yıkılmış kent bıraktılar.

Yıllar geçti dünyamız savaşlardan ve işgaller kurtulamadı.

Nasıl kurtulsun ki?

Varlık nedeni savaş ve işgal olan bir dünya sistemi barışı ve mutluluğu nasıl getirebilir insanlığa ?

Ekonomisini silah tekelleri ve dünya enerji kaynaklarının kontrolü üzerine kuran, çevre ekonomilerden kaynak aktarımı olmadan yaşamayan bir imparatorluk dünyaya egemen iken nasıl gelecek barış, huzur ve mutluluk...

Daha fazla toprak, petrol, doğalgaz, su isteyen imparatorluk ve çevresinde ki bir avuç "muassır medeniyet"  7 milyar insanın kaderini ellerinde tutarken barışa , kardeşliğe ulaşabilmek ne kadar gerçekçi?

"Güçlü olanın haklı olduğu" büyük insanlığa kabül ettirilmeye çalışılıp, adalet duygumuz gittikçe zayıflar ve kendi "barış ve demokrasilerini bizlere dayatırlarken" nasıl bulacağız gerçek barışı adaleti...

Bu ülkelerin "barış-demokrasi-insan hakları" nın yanıbaşımızda Irak‘ ta ölen yüzbinlerce insan olduğunu her gün alışarak ve her gün kanıksayarak izlerken hangi barış ve demokrasiden bahsedeceğiz...

1 Eylül‘ ün arifesi olan 30 Ağustos‘ ta bu ülke halkı, uzun ve yorucu bir  mücadele ile emperyalizme kafa tutmuş, Kurtuluş Savaşı vermişti.
İşgal altında ki ülkemize barış, emperyalizmle hesaplaşarak gelmişti.

Bugün ülkemizde işgal;
kardeş halklar arasında düşmanlık tohumları ekip "bölünme tehdidi" ile korkutularak, ekonomisi Brüksel‘ den yönetilerek, devleti özelleştirerek, İncirlik‘ ten kalkan ABD savaş uçaklarıyla, AB kapısında süründürülerek ve Cumhuriyetin Kuruluş Felfesi değiştirilmeye çalışılarak gerçekleşiyor.

2007 lerin dünyasında "Barış",  insan olanın bugün daha sıkı sarılması, daha gür seslendirmesi gereken bir  olgu olarak karşımızda duruyor.

Ancak barışa bizim yüklediğimiz anlam farklı..

Bizler barış içinde bir dünya ve Türkiye‘ nin adaletsizliğe, çürümüşlüğe, işgale ve emperyalizme karşı mücadeleden geçtiğini,
insanına , ülkesine, kamusal  değerlerine ve onuruna sahip çıkan adil bir ülkede gerçek barışın sağlanabileceğini biliyoruz.

YURTTA BARIŞ
DÜNYADA BARIŞ...

Kamuoyona Saygılarımızla.

           TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası    
      Yönetim Kurulu