Hepimizin bildiği gibi, yapılan her golf tesisi aynı zamanda ‘su kaynaklarımızın‘ tükenmesine, israfına da neden oluyor. Golf sporu için çok büyük çim ve açık alan, çim alan tesislerinin uygun koşullarda tutulabilmesi için de çok fazla su gerekiyor. Bir golf alanı, yılda hektar başına ortalama 10 bin ile 15 bin m3 suya ihtiyaç duyuyor. Yine uzmanlara göre; 100 hektarlık bir golf alanının bir yılda tüketeceği su miktarı yaklaşık 1 milyon m3. Bu da 12 bin nüfuslu bir yerleşimin ortalama ‘yıllık‘ su tüketimine eşit...

SORGUN ORMANI KURTULDU

Golfçüler, neredesiniz şimdi?

Kültür ve Turizm Bakanlığı Antalya Koruma Bölge Kurulu, Sorgun Devlet Ormanı‘nın birinci derecede doğal SİT alanı olarak tescil edilmesine karar verdi.

Kurul, otel ve golf sahası inşa edilmesi planlanan Sorgun Devlet Ormanları için, kuruldan izin alınmadan hiçbir uygulamada bulunulmamasına ve alanın Mutlak Koruma Ormanı olarak belirlenmesine karar verdi.

Kararda, bu alanın "çok hassas" ekolojik dengelerin etkisinde bir orman ekosistemi olduğu ve doğal dengesinin bozulması halinde bölgede geri dönüşü mümkün olmayacak ekolojik yıkıma yol açacağı ifadesi yer aldı.

SORGUN ORMANI KURTULDU

Türkiye‘de karar vericileri, hükümetleri yapılan yanlışlardan döndürmek kolay olmuyor. ‘Rant‘ uğruna, doğaya ve yaşama karşı alınmış yanlış kararlardan biri de Sorgun Ormanı‘nın yok edilerek yerine ‘golf sahası‘ yapılması girişimi idi.

Bakanlığı Antalya Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Tarafından 14 Haziran 2007 de "I. Derece Doğal Sit Alanı" kapsamına alındı. "Side Doğa Gönüllüleri" yayınladığı bildiri ile, Sorgun Ormanı için destek veren tüm Sorgun Dostları‘na teşekkür etti. 2 yılda bir ilgili kurumlarca durumu gözden geçirilen ‘sit alan‘lar kapsamına alınan Sorgun Ormanı‘nın başına yeni bir şey gelmemesi için daha kalıcı çözümler, statüler aranıyor şimdi...

Sorgun Ormanı ve kumulları ekolojik değerleri açısından çok önemli. Akdeniz sahilleri,  ‘Golfçülere‘ adeta altın tepside sunuldu.

Bizim gibi sesini yükseltenlere de her zaman olduğu gibi kolayından, ‘vatan haini‘ muamelesi yapıldı. Turizm zengini olacaktık, bölge halkı birden zenginliğin tadına varacaktı.

Bilinenlerin aksine, göz göre göre ‘golf‘ de bir ‘doğa dostu spor‘ olarak yutturulmaya çalışıldı. Hatta bu yönde televizyonlara Golf Federasyonu‘nca hazırlatılan ‘yanıltıcı‘ reklamlar bile verilmeye kalkışıldı.  Memleketinin her türlü değeri için mücadele veren demokratik kitle örgütlerinden  "Sorgun Platformu"  müdahale edip ‘Reklam Özdenetim Kurulu‘na başvurdu ve reklamları kaldırttı.

Hepimizin bildiği gibi, yapılan her golf tesisi aynı zamanda ‘su kaynaklarımızın‘ tükenmesine, israfına da neden oluyor. Golf sporu için çok büyük çim ve açık alan, çim alan tesislerinin  uygun koşullarda tutulabilmesi için de çok fazla su gerekiyor. Bir golf alanı, yılda hektar başına ortalama 10 bin ile 15 bin m3 suya ihtiyaç duyuyor. Yine uzmanlara göre; 100 hektarlık bir golf alanının bir yılda tüketeceği su miktarı yaklaşık 1 milyon m3. Bu da 12 bin nüfuslu bir yerleşimin ortalama ‘yıllık‘ su tüketimine eşit...

Başka söze gerek var mı? Rant uğruna ekolojik değerleri yok etme planları, ormanları ‘golf alanı‘ yapma girişimleri tarih öncesine, çok eskilere gitmiyor. Bu yıl, geçen yıl, ondan önceki yıl alınan kararlar bunlar. Şimdi yaşanılan ‘ısınmayı‘, kuraklığı, ‘susuzluğu‘ görüyorsunuz.

‘Golfçüler, Çevre bakanları, Turizm bakanları neredesiniz şimdi?!.‘

Artık Danıştay karar verdi.....Turizm Adıyla Orman Tahsisi Sona Erecek...


2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, yürürlüğe girdiği 1983 yılından bu yana
turizmi geliştirme adıyla yapılan orman katliamlarının sorumlusudur!  "Tahsis Yasası" olarak adlandırılan kanunda
2003 yılında yapılan değişiklikler, bu katliama büyük hız kazandırmıştır!

Kanunun 8.maddesine dayanarak son iki yılda verilen ihale ilanlarının sayısı 335 ‘tir!

Madde 8, kanunun doğrudan ve açıkça ormanları hedef alan maddesidir!
Bu tahsis ilanlarının 22‘si Sorgun Ormanı gibi büyük çaplı tahsislere sebep olan "golf turizmi ve golf sahası" adıyla verilmiştir .

Sahaları tamamlayıcı tesis olarak 60 ayrı otel/turistik tesis ilanı da aynı kapsamda verilmiştir.

Tüm bu kötü gidiş karşısında, ülkesini sevenlerin, tahsisler için ayrı ayrı açtıkları davalar başarıya doğru giderken, alınmış olan bir mahkeme kararı, sorunun kökenine inerek, tahsisleri bir süreliğine durdurmuştur!

 Danıştay 6.dairede görüşülen "Madde 8‘in Anayasaya aykırılığı" öne sürülerek Antalya Barosu tarafından açılmış olan dava olumlu sonuçlanmıştır .

Mahkeme söz konusu madde ve sebep olduğu orman tahsislerinde kamu yararının sözkonusu olmadığını, dolayısıyla madde ve tahsislerin Anayasa‘nın 169.maddesine aykırılık teşkil ettiğini kabul etmiştir.

Dava, Anayasa Mahkemesi‘nde görüşülmek üzere sona ermiş ve Anayasa Mahkemesi nihai karara varana kadar maddenin yürütülmesi durdurulmuştur.

Bu kararla birlikte, Anayasa Mahkemesi kararı sonuçlanana kadar yeni tahsis yapılamayacak olması sevindiricidir.