TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

SU DAVASINDA BERAAT. SOSYAL BELEDİYECİLİK KAZANDI

MERKEZ
13.04.2010

Dikili Belediye Başkanı Osman Nuri Özgüven ile eski belediye başkanı, belediye meclis üyeleri ve belediye çalışanlarının yargılandığı su davası sonuçlandı.

Dikili Belediyesi‘nin "ayda 10 tona kadar su tüketiminden para alınmaması, belediye çalışanlarına yüzde 50 oranında indirimli su tarife uygulanması ve geciken su borçlarının gecikme zamlarının affedilmesi" uygulamaları nedeniyle, kamuyu zarara uğratarak görevi kötüye kullanmaktan yargılanan Belediye Başkanı Osman Nuri Özgüven ile eski belediye başkanı, belediye meclis üyeleri ve belediye çalışanlarının yargılandığı dava sonuçlandı.

Kısaca "su davası" olarak bilinen dava 29 Mart 2010 tarihinde yapılan duruşmada beraatle sonuçlandı.

HER YER DİKİLİ OLANA KADAR MÜCADELE DEVAM EDECEKTİR

Davanın açılmasına yol açan yasa 4736 Sayılı Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal Ve Hizmet Tarifeleri İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun‘unun 1. maddesinde; "kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmaz..." hükmüdür.

19 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren yasanın amacının kamu kurumlarını ticari işletmeye dönüştürme, tüm hizmetleri paralı hale getirmek olduğu ortada. Yasanın gerekçesinde, amacının "uluslararası mali kuruluşlarca da desteklenen güçlü ekonomiye geçiş programını uygulamak" olduğu belirtiliyor. İşte ücretsiz ve indirimli su tarife uygulanmasının da bu yasaya göre yasadışı olduğu düşüncesiyle "su davası" açılmıştı.  

Yaklaşık 20 yıldır, insanımız  hızla, kötü ve yanlış olana alış(tırıl)ması çabaları süre geldi.

Çalmanın çırpmanın, itilip kakılmanın, yalanın dolanın yaşamlarımız içindeki ‘doğallığı‘, fark etmeden umutsuz ve güvensiz kıldı hepimizi.

İnsanca yaşam haklarımızın bir bir elimizden alınmasına, haksızlığa alıştıkça da  doğru olanlar silinip gitti aklımızdan.

İyiden iyiye sessizleşip, tepkisizleştik.

Sonra biri çıkıp  ezberimizi bozdu. Unutturulmuş haklarımızdan söz etti.

Suyun yaşam hakkı olduğunu savundu, eğitim, ulaşım ve yerleşimin ayrı ayrı insan hakkı olduğundan söz etti ..Kafamızı karıştırdı.

Hizmet bedava kömür dağıtmak değil mi yani sadece? Ya da her sene kaldırım taşı sökmek değil mi?


İZMİR‘İN DİKİLİ İLÇESİ BELEDİYE BAŞKANI OSMAN ÖZGÜVEN, HALKA HİZMET YERİNE EZİYET SERVİSİ YAPAN ALIŞILMIŞ BELEDİYECİLİĞE KARŞI UYGULAMAYA SOKTUĞU SOSYAL BELEDİYECİLİKTEN SÖZ ETMEYE BAŞLADI...

  

Neler yaptı Dikli Belediyesi?

  •  Belediye otobüslerini ücretsiz yaptı, otobüse binen öğrencileri evlerinin ve okullarının önüne kadar bıraktırdı.

  • Belediyeye ait sağlık merkezinde insanların 1 TL‘ye muayene olmasını, 6 TL‘ye de röntgen çektirmesini sağladığı gibi parası olmayanlardan da bu ücretleri talep etmedi. 
  • Belediyeye ait ekmek fırınını yenileyip halka en ucuz ekmeği yedirmenin yollarını aradı.
  • Kapatılan Kültürevi‘ni yeniden açarak kadınların el sanatları öğrenip ev gelirine katkıda bulunması için ‘Kadın Dayanışma ve Gençlik Merkezi‘ kurdu. Ayda 10 tona kadar su kullanan tüketiciden ücret almadı, insanları ihtiyaçları kadar su kullanmaya teşvik etti.

Yani, 20 yıldır bize ezberletilenleri bozmaya başladı... ve birileri bundan rahatsız oldu..


20 yıldır kurmaya çalıştıkları düzeni bozmaya çalıştığını görenler hemen Özgüven hakkında ‘suyu halka parasız dağıttığı‘ gerekçesiyle ‘görevini kötüye kullanmaktan‘ Danıştay‘a suç duyurusunda bulundular.


2008 yılında açılan ve tam iki yıl süren davada, Cumhuriyet Savcısı esas hakkında mütalaasını sundu ve "sanıkların eylemlerini kamu yararını düşünerek gerçekleştirdikleri anlaşıldığından, beraatlarına karar verilmesi"ni istedi. Savcının bu mütalaasına denecek bir söz kalmamıştı, iki yıldır süren dava sürecinde kamu yararı vurgusuyla yapılan savunmalar savcılıkça da kabul edilmişti, mütalaa kamu yararına olmuştu. Bunun üzerine mahkeme "tüm sanıkların BERAATİNE" karar verdi.
 

Mahkeme, kamu yararı için yapılan hiçbir çalışmanın suç sayılamayacağına karar verdi. Bu kararla, tüm canlıların yaşayabileceği kadar suya ulaşmasının yaşam hakkı olarak tanımlandığı uluslararası sözleşmelerde imzası bulunan Türkiye‘de, suyun bir hak olduğu tescillenmiş oldu.


Mahkemenin kararı, parayla satılan bir meta yerine koydukları suyun ticarileştirilmesi için çabalayanlara da yanıt niteliği taşıyor.

Bir yanda ulaşım, sağlık, eğitim ve suyun bir insan hakkı olduğunu söyleyen ve bu doğrultuda Dikili halkına hizmet götüren Osman Özgüven; diğer yanda zarar edecekleri gerekçesiyle ulaşımda indirime direnen, otobüsleri hatlardan çekerek Ankaralılara eziyet eden Melih Gökçek ve metrobüs alımında uğradığı  zararı bilet fiyatlarına yaptığı zamla İstanbullulara ödetmeye çalışan Kadir Topbaş...

Bu dava, ülkemizde değiştirilen ve dönüştürülmeye çalışılan tüm değerlerimiz adına önemli bir dönüm noktasıdır. Kamu hizmetleri, kamusal alanlar ve varlıklar, toplumcu yaşam biçiminin tekrar örülmesi anlamında önemli bir süreç ve edinimdir.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Yönetim Kurulu olarak, Cumhuriyet savcısının"kamu yararı gözetilerek yapılmıştır" olarak hükümlediği bu karardan yola çıkarak yaşam alanlarımız ve haklarımızın insanca yaşam hakkımızı geri alana kadar mücadele edeceğimizi, suyun ticarileşmesine karşı duracağımızı kamuoyuna duyururuz.

Okunma Sayısı: 580