TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

TMMOB 44. DÖNEM 1. DANIŞMA KURULU TOPLANTISINA KATILDIK

TMMOB 44. DÖNEM 1. DANIŞMA KURULU TOPLANTISINA KATILDIK
MERKEZ
26.09.2016

TMMOB 44. Dönem 1. Danışma Kurulu toplantısı 24 Eylül 2016 tarihinde İMO Teoman Öztürk Toplantı Salonu’nda yapıldı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’ın açış konuşmasıyla başlayan toplantıda, ülke gündemi ve TMMOB çalışmaları değerlendirildi.

TMMOB 44. Dönem 1. Danışma Kurulu toplantısı 24 Eylül 2016 tarihinde İMO Teoman Öztürk Toplantı Salonu`nda yapıldı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz`ın açış konuşmasıyla başlayan toplantıda, ülke gündemi ve TMMOB çalışmaları değerlendirildi.

 

Oda Başkanınımız Ayşegül Oruçkaptan`ında söz aldığı danışma kurulu toplantısında TMMOB birliği ve bütünlüğü üzerine yaptığı konuşmada, ayrıca ülkemizde yaşanan üzücü olaylara değinilirken, birliğe ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyulan zamanlardan geçildiğini vurguladı.

 

Danışma Kurulu üyelerinin yapmış olduğu konuşmaların ardından TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz konuşmasını gerçekleştirdi.

 

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz`ın konuşması:

 

"Sevgili Arkadaşlar,

Başta Teoman Öztürk olmak üzere kaybettiğimiz bütün değerlerimizin aramızda olduğunun bilinciyle 44. Dönem 1. Danışma Kurulu toplantısını açıyorum.

Hepinizi şahsım ve TMMOB Yönetim Kurulu adına selamlıyor ve katılımınızdan dolayı  Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.

Benden önce TMMOB Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen, devraldıkları mücadele bayrağını 44.Dönem Yönetim Kurulu`na devreden sevgili başkanlarımıza ayrıca saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

TMMOB 44.Dönem 1.Danışma Kurulu toplantısına hoş geldiniz.

 

Sevgili Arkadaşlar,

26-29 Mayıs 2016 tarihlerinde TMMOB 44. Olağan Genel Kurulu`nu gerçekleştirdik.

Genel Kurulumuzda önümüzdeki zorlu dönemin yükünü omuzlayacak olan kurullarımızı belirledik. Yeni dönem çalışma programının alt başlıklarını birlikte oluşturduk.

Genel Kurulumuz, başkanlık sisteminin ilan edildiği, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırıldığı, parlamenter temsili demokrasinin fiilen feshedildiği, anayasa ihlallerinin doruğa vardığı, Kürt halkına yıkım ve katliamların reva görüldüğü, halka karşı katliamların yapıldığı, ölümlerin kutsandığı, milliyetçiliğin körüklendiği, AKP`nin hedeflediği İslami rejim egemenliği için laikliğin tasfiye edildiği, kadın ve çocuk istismarının sistemli olarak propaganda edildiği, şeriatçı düzenlemelerin yapıldığı, emekçilerin hak ve kazanımlarının yoğun saldırı altında olduğu, iş cinayetlerinin giderek arttığı, meslek hastalıklarının yok sayıldığı, siyasal İslamcı-mezhepçi faşizmin kurumsallaşmasına yönelik önemli adımların atıldığı koşullarda toplanmıştı.

Genel Kurulumuzun üzerinden dört ay geçti. Genel Kurulumuzun hemen ardından başlayan ve dört ay gibi kısa bir zaman diliminde yaşanan olağanüstü gelişmeler koşulların daha da ağırlaştığı bir tablo yarattı. İçerisinden geçtiğimiz dört aylık sürede ülke tarihinin en karanlık sayfalarına bir yenisi daha eklendi.

Emeğe, doğaya ve topluma dönük saldırıların tavan yaptığı bu dönem içerisinde örgütümüz TMMOB, tereddüt etmeden doğru zamanda, doğru politika ile geleneğinden ve kadrolarından aldığı güçle üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek mücadele etti. Genel Kurulumuzun hemen ertesinde Mimarlar Odamıza yönelik gelişen saldırıdan Uluslararası İşgücü Kanununa, terör saldırıları ve katliamlardan 15 Temmuz kanlı darbe girişimine kadar yaşanan bütün gelişmelerde örgütümüz halkına ve ülkesine sahip çıkma sorumluluğunu yerine getirmek için büyük bir çaba harcadı.

Mesleğimize meslek alanlarımıza meslektaşlarımıza, TMMOB`nin yetkilerini budamaya ve TMMOB yasasına müdahale etmeye yönelik meclis gündemine getirilen Uluslararası İş Gücü yasasına karşı; olumsuz koşullara ve yaz döneminin rehavetine rağmen, örgütümüz tüm birimleri ile harekete geçti. İmza kampanyasından basın açıklamalarına ve yürüyüşlere; TBMM toplantılarından, diğer akademik meslek örgütleri ile toplantılara kadar çok yönlü bir mücadeleyi örgütlü olarak hayata geçirdik. Yazılı ve görsel medyanın yanı sıra, sosyal medyayı da çok iyi kullandık.

Mücadelemiz sonucunda örgütümüze ve mesleğimize yönelik saldırıları büyük oranda geri püskürttük. Bu mücadeleye omuz veren, güç veren, ter döken TMMOB kadrolarına bir kez daha teşekkür ediyorum.

Darbe girişiminin hemen ertesi günü yaptığımız Yönetim Kurulu toplantısında "Ne Darbe Ne Dikta Yaşasın Tam Bağımsız Demokratik Türkiye" dedik.

Darbelerin panzehrinin demokrasi olduğunun altını çizdik. OHAL uygulamasına karşı çıktık.

Yapmış olduğumuz açıklama ve eylemler ile KHK`lara, kamuda başlayan görevden almaların bir cadı avına dönüşmesine, tüm anti demokratik uygulamalara, bir gecede çıkarılan yasalarla ülkemizin dizginsiz bir şekilde sermayenin talanına açılmasına, emeğin kazanılmış haklarının budanmasına karşı mücadele ettik.

Ülkemizin içine sokulmak istendiği şiddet, terör ve savaş girdabını lanetledik. Ardı ardına patlayan bombalar ve katliamlar bu ülkenin kaderi değildir dedik. Barış içerisinde eşit ve özgür bir temelde bir arada yaşama umudumuzun karartılmasına, ülkemizin Suriye`nin bir benzeri haline getirilmek istenmesine karşı çıktık.

Ülkede, bölgede ve dünyada barış istedik. Toplumsal muhalefetinin eylem ve mücadele birliği konusunda çaba içerisinde olduk. Ortak eylem ve etkinlikler düzenledik.

Bunları yaparken siyasi iktidarın ve yandaş kalemşörlerinin de hedefindeydik.

TMMOB kapatılmalı ve yöneticileri derdest edilmelidir diyenler de oldu, TMMOB bu şapkayla konuşamaz, siyaset yapamaz diyen tarihçi köşe yazarları da..

Ancak tüm bu suçlama ve tehditlerin sahipleri de iyi biliyorlar ki TMMOB`ye diz çöktürmeye kimsenin gücü yetmez. TMMOB sadece örgütlü üyesinden aldığı güçle aklın, bilimin ve Türkiye vicdanının sesi olmaya devam edecektir.

 

Sevgili Arkadaşlar,

Henüz genel kurullarımızı yeni tamamlamış iken ülkeyi yangın yerine çeviren bütün saldırılar karşısında sendelemeden, boyun eğmeden Birliğimizin mücadele geleneğini sürdüren ve büyüten bütün TMMOB kadrolarını ve yol arkadaşlarımı yürekten kutluyorum.

Önümüzdeki zorlu dönemin üstesinden gelmek ve örgütümüzü daha ileri noktalara taşımak için daha fazla çalışacağımıza ve mücadelemizi büyüteceğimize duyduğum inançla hepinize tekrar hoş geldiniz diyorum.

 

Sevgili Arkadaşlar,

44. Mücadele dönemimizin ilk Danışma Kurulu toplantımızı iki gündem ile topladık. Gündemlerimizden biri "TMMOB 44.Dönem Çalışma Programı", diğeri ise "TMMOB Çalışmaları ve ülkemizde yaşanan sürecin değerlendirilmesi".

Ben de konuşmama önce Çalışma Programımıza değinerek devam etmek istiyorum.

TMMOB 44.Dönem Çalışma Programımız, üretim ve mücadeleyi esas alan bir anlayışla hazırlandı. Çalışma Programımızı geçmiş dönem çalışma programlarının bir devamı olarak, Genel Kurul Sonuç Bildirgemiz ve Genel Kurul kararlarının yol göstericiliğinde oluşturduk.

Çalışma Programımızda da ifade ettiğimiz gibi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, 44. çalışma dönemi faaliyetlerini, ülke, halk, meslek, meslektaş sorunları ile genel olarak siyaset arasındaki ilişki bütünlüğünü gözeterek yürütecektir.

1970`lerde Teoman Öztürk ve arkadaşlarının elbirliği ile yarattıkları ve ardından görev alan  yönetim kurullarımızın titizlikle sahiplendiği   anti-emperyalist, demokratik, halkçı, toplumcu anlayış rehberimiz olacaktır.

 

Sevgili Arkadaşlar,

Çalışma Programı belgemiz aynı zamanda iyi bir siyaset belgesidir.

İçerisinde geçtiğimiz dört ay süresince ortaya çıkan yeni gelişmeler ve güncel sorumluluklarımız da ilave edilerek bu belgenin örgütümüzün tüm birimlerinde ete kemiğe bürünmesini sağlamak hepimizin asli sorumluluğudur.

Genel Kurul Kararlarına yansıdığı üzere, Birliğimiz, ülkemizin bu kritik olağanüstü döneminde önemli mesleki ve toplumsal sorumluluklar üstlenmiştir.

Genel Kurulumuz, AKP faşizmine karşı ülkemizi, halkımızı, mesleğimiz ve örgütlerimizi koruma ve çağdaşlaştırma mücadelemizin süreceğini kamuoyuna ilan etmiş, bizlere somut güncel ve tarihsel görevler, sorumluluklar yüklemiştir.

Birliğimiz;

Emek, halk, ülke, doğa düşmanı sömürü ve rant politikaları ile cumhuriyet, laiklik, demokrasi düşmanı, dinci-mezhepçi, piyasacı, totaliter faşizme karşı TMMOB`nin anti-emperyalist, kamucu, toplumcu, devrimci, demokrat, eşitlikçi, özgürlükçü belirlenim ve geleneklerine, bu dönemde de kararlılıkla sahip çıkacaktır.

Mesleki ve toplumsal sorumlulukları bir bütün olarak görme ve 1970`lerden bugünlere dek oluşturduğumuz demokratik mevzileri koruyup geliştirme temelinde; ülkemizi, halkımızı ve örgütsel yapımızı kökten bir şekilde dönüştürmeyi amaçlayan girişimlerin karşısında olacaktır.

Cumhuriyeti, demokrasiyi, laikliği, barışı, eşitliği, özgürlüğü ve adaleti, tarihsel koşulların gerektirdiği bir üst seviyede ve bir bütün olarak kazanmak için mücadele edecektir.

Emperyalizme, işgal ve savaşlara, faşizme ve gericiliğe karşı toplumsal muhalefet güçlerinin birliği için çalışacaktır. Eşit, özgür, bağımsız, demokratik, laik, halkların refah, kardeşlik, barış içinde yaşayacağı, gericiliğin dogmatizminin alt edildiği, bilim ve tekniğin aydınlattığı başka ve yeni bir Türkiye mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir.

Genel Kurulumuz bizlere 13 ana başlıkta mücadele ve çalışmalar yürütme görevi vermişti.

Bu görevler :

AKP`nin "Yeni Anayasa" ve "Başkanlık Sistemi"ne Hayır,

Laiklik için Gericiliğe Karşı Tavizsiz Mücadele,

10 Ekim 2015 Ankara Katliamının Hesabının Sorulması ve Sürecin Takip Edilmesi,

Kürt Sorununda Demokratik Çözüm ve Barış,

Emperyalizmin Ortadoğu`yu Kan Gölüne Çeviren Politikaları ve Bağımsızlık Mücadelesi,

Doğanın, Kentlerin ve Yaşam Alanlarının Yağmasına Karşı Mücadele,

TMMOB Yasası`nı Değiştirmeyi Amaçlayan Girişimlere Karşı Mücadele,

İşçi Sağlığı-İş Güvenliği ve İş Cinayetlerine Karşı Mücadele,

Kadınlara Yönelik Sömürü, Taciz, Tecavüz ve Kadın Cinayetlerine Karşı Mücadele,

Gerici Kuşatma Altında Çocuklarımızın İstismarına Karşı Mücadele,

Mülteci Sorunu ve Bu Soruna Bağlı Gelişen Sorunlarla İlgili Çalışma,

Emek ve İnsan Odaklı Bir Çalışma Yaşamı Temelinde Esnek, Güvencesiz, Kuralsız Çalışma Biçimlerine Karşı Mücadele,

Mühendislik, Mimarlık, Şehir Planlama Eğitiminin Düzenlenmesi,

Görevleridir.

Bu başlıklara 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve ardından gelişen sorun alanlarını da dahil ederek yolumuza devam edeceğiz.

Bu ana mücadele başlıklarındaki çalışmalarımızı TMMOB`nin 25. Oda olmadığı bilinciyle Odalarımız ve İKK`larımızla birlikte yürüteceğiz.

Bu çalışmalara ilişkin Oda Yöneticilerinden oluşturduğumuz ve ihtiyaca göre oluşturulacak yeni çalışma grupları TMMOB çalışmalarına yön verecektir.

TMMOB Çalışmalarında önemli bir ayak olan İl/İlçe Koordinasyon Kurullarımız TMMOB`nin kentlerde görünen yüzüdür.

Yeni dönem için İKK`larımızda görev alan başta İKK Sekreterlerimizi ve İKK temsilcilerimizi kutluyorum.

Önümüzdeki dönemin zorlu yollarında emek, barış ve demokrasi mücadelesinde, doğanın ve kentlerimizin yağmalanmasına karşı yürütülecek mücadelede İKK`larımıza büyük görev ve sorumluluklar düşüyor.

Danışma Kurulumuz ardından kentlerdeki programlarımızı görüşmek ve değerlendirmek için tüm İKK`larımızı Yönetim Kurulu üyelerimiz ile ziyaret edecek ve toplantılar yapacağız. Kentlerimizin sorunları ve ülke gündemindeki toplumsal sorunlar üzerine yerel çalışmalarımızın büyütülmesini önemsiyoruz.

 

Sevgili Arkadaşlar,

Ülkemizdeki siyasal durumu satır başlarıyla özetlemek gerekirse;

OHAL`in Erdoğan-AKP iktidarının gereksinimleri doğrultusunda devletin yeniden yapılandırılması ve toplumsal muhalefetin sindirilmesi için kullanılması,

Süreklilik kazanan anayasa ihlalleri,

Yasama organı olan meclisin ve yürütme organı olan hükümetin tek şefin istemlerine tabi olması,

HDP`nin parlamentodan tasfiyesi amacıyla, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması,

Belediye başkanlarının görevden alınması ve kayyım atanması yoluyla Kürt halkının kurumsal kazanımlarına el konulması,

Kürt sorununun ele alınış biçiminin değişmesi, şiddet, terör, savaş ortamının egemen olması,

Yargının yeni bir yapıya kavuşarak cumhurbaşkanına bağlanması,

7 Haziran 2015 sonrası esasen iktidarın neden olduğu şiddet ortamı ve iki aydan beri de FETÖ/darbe girişimi, sınır güvenliği, IŞİD ve Suriye`deki Kürt hareketini sınırlama bahanesiyle kısaca "terör" umacısı üzerinden parlamenter muhalefetin iktidara dolaylı ve dolaysız büyük ölçüde destek sunar konuma getirilmesi,

Zaman zaman gördüğümüz üzere siyasi parti başkan, yönetici ve milletvekillerinin şiddete maruz kalması,

Milliyetçilik-dincilik/siyasal İslam sentezine toplumsal taban tahkimatı yapılması; resmi silahlı güçler, yandaş gençlik örgütleri, mafya ve lümpen ilişkiler ağının öne çıkması,

Cumhuriyetin kuruluş döneminin kamusal iktisadi, sosyal, kültürel kazanımlarıyla hesaplaşılması ve tasfiyesi,

Laikliğin fiilen kaldırılması, yasal zemininin zayıflatılması, din esaslı toplumsal yaşama yönelik adımların sistematik özellik göstermesi, kamusal ve toplumsal yaşamın bütününü hedeflemesi,

Sermaye birikimi süreçlerinin yoğun emek sömürüsü ve rant eksenlerine dayalı olarak gerçekleşmesi,

Sermaye güçlerinin bileşimindeki değişimde devletin rolünün artması, büyük burjuvazi ile yeni yandaş burjuvazinin gerilim ve ilişkilerinin devlet, şef-reis aracılığıyla düzenlenmesi.

Bunların yanında geçtiğimiz birkaç haftalık sürede yaşananlar ile Türkiye`nin içine sokulduğu savaş ortamının etkileri daha derinden hissedilmektedir.

Cerablus`a cihatçı çeteler ile birlikte yapılan operasyon sınırda yürütülen bir sıcak savaştır.

Sınır ötesi yapılan operasyonlar ile halkımızın can güvenliği her geçen dakika daha da tehlikeye girmektedir. Gaziantep`te bir düğüne yapılan bombalı saldırı, canlı bombanın neredeyse çocuk yaşta olması bu tehlikenin boyutunun göstergesidir.

Elazığ, Van, Diyarbakır ve Cizre`de ardı ardına patlayan bombalarla yine onlarca insanın hayatını kaybetmesi, ülkemizin içinde bulunduğu atmosferi gözler önüne sermektedir.

Geçtiğimiz pazartesi, neredeyse tüm öğretim kurumları, öğretmenleri olmadan ders dönemine başladı. Çoğunluğunu Eğitim Sen`li öğretmenlerin oluşturduğu yaklaşık on bin öğretmen, savunmasız, gerekçesiz, öznel kriterlerle, "terörle iç içe" gibi oldukça muğlak bir suçlamayla, açığa alındı.

Kamuda görevden almaların bir cadı avına dönüştüğü örnekleri ile malumdur.

Akademisyenler, öğretmenler, meslektaşlarımız ve birçok alandan ilerici, demokrat insan, hukuka aykırı bir şekilde ve hiçbir gerekçe gösterilmeksizin kamu görevlerinden atılmakta, tutuklanmakta, çalışma hakları ömür boyu sürecek şekilde ellerinden alınmaktadır

Akademide ise durum daha da vahim; herhangi bir biçimde muhalif olan, cemaat saldırılarına karşı akademinin bağımsızlığını savunan, kamu yararı ve sağlığı için bütün hayatlarını çalışmalarına adayan akademisyenler, bir gecede akademiden atıldı. Araştırma görevlilerinin yürüttükleri çalışmalara bakılmaksızın statüleri değiştirildi.

Bu sıraladıklarım, siyasal zor, asker ve polis dahil tüm devlet aygıtının baskı-şiddet işlevlerinin artması eşliğinde gerçekleşmektedir.

Bir rejim değişimi/dönüşümü söz konusudur. Fiili başkanlık sisteminin kurumsallaştırılması ve açık faşizme yönelim söz konusudur. Yapılmak istenen budur.

 

Sevgili Arkadaşlar,

Değineceğim son husus da Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği oluşumundan ayrılma kararımız ile ilgili yürütülen tartışmalar hakkında olacak.

Bu noktada TMMOB`nin, toplumsal muhalefetin bir araya gelmesi için en başta DİSK, KESK, TTB ile birlikte birçok defa öncülük yaptığını hatırlamamız gerekir.

Bu gerçeğe karşın, "Yıllardır TMMOB`ye hakim olan anlayış" sözleriyle bizleri eleştiren arkadaşlarımız unutmasınlar, TMMOB, çok geniş kesimleri kapsayan Emek Programı, DİSK, KESK, TMMOB, TTB dörtlüsü ve bunların öncülüğündeki 1 Mayıs Platformu gibi çok sayıda geniş birlikteliklerin oluşumunda aktif rolü bulunmuş mücadeleci bir yapıdır.

Yan yana gelemeyecek siyasi yapıları bir araya getirebilmiş, ülkemizi karanlıkların sardığı her dönemde merkezi mitingler örgütlenmesinde öncü rol üstlenmiştir. Toplumsal muhalefetin görünürlüğünün sağlanmasında sorumluluklar almıştır.

"Yıllardır TMMOB`ye hakim olan anlayış" böylesi sosyal ve toplumsal alanda işler yapmıştır, yapmaktadır, yapacaktır.

TMMOB`nin Güç Birliğinden ayrılması ile ortak mücadele yürütmeyeceğine dair bilinçli ve Birliğimizi yıpratmaya dönük geliştirilen yorumlar anlamlı olmamakla birlikte asılsızdır.

Birliğimiz, DİSK, KESK ve TTB ile birlikte ortak eylem ve etkinlikler düzenlemeye devam etmektedir.

TMMOB`nin toplumsal muhalefetin birliğine yönelik yaklaşım ve ilkeleri 1998 yılındaki Demokrasi Kurultayında belirlenmiş ve her dönemde olduğu gibi içinde bulunduğumuz 44. Dönem Çalışma Programına da bizler tarafından açık bir şekilde yansıtılmıştır.

Çalışma Programının "Mevcut Durum ve TMMOB" bölümünün sonunda, "Muhalif kesimler, hem ayrı ayrı hem de birleşik olarak "kendimi/kendimizi nasıl ortaya koyarım/koyarız" arayışı, düşünüşü içindedir. Birliktelik yönünde çabalar, istemler artmaktadır. Bu noktada diğer demokratik güçler gibi TMMOB`ye de büyük görevler düşmektedir" denilmiştir.

Görüldüğü üzere TMMOB üzerine düşen sorumluluk ve görevlerin bilincindedir.

Yine açıkça görüleceği üzere bu görevi yerine getirirken TMMOB`nin dikkat edeceği başlıca üç önemli noktanın altı çizilmiştir.

Birincisi, "hiçbir siyasi gücün arka bahçesi" olmamaktır. Bu bizim bağımsızlığımızı, bağımsız demokrat, halkçı, toplumcu çizgimizi koruyacak tarihsel bir ilkedir. Bu ilke, zaman zaman yakın düşebileceğimiz siyasi çevrelerden bağımsızlığı da kapsamaktadır.

İkinci önemli nokta, her türlü yapı ile olan ilişkide, anlamsız hiyerarşik eşitlik anlayışları yerine, bu yapıların toplum içindeki karşılıkları, işlevsellikleri yanı sıra emek ve demokrasi mücadelesindeki konumlanışlarının esas alınmasıdır.

Üçüncü husus da ülke, halk yararları ve TMMOB`nin çalışma ilkelerinin temel ölçü olarak alınmasıdır.

Açık ifade etmek konuşmak gerekirse bu tür ölçütleri bulunmayan eylem, güç birliği, blok, cephe vb. oluşumların sağlıklı bir şekilde oluşma ve yaşama şansı bulunmamaktadır.

Grupçu, benmerkezci, kendi özel ajandasını dayatan yaklaşımların egemen olduğu bir oluşumda TMMOB`nin yeri yoktur.

Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği`nde yer alış ve ayrılma nedenlerimiz Genel Kurullarımızda alınan kararlar belirlenen ilkeler çerçevesindedir. TMMOB ileride sürecin daha da kastlaşmamasına ve örgütlerin yıpranmamasına özen göstererek bu ilke kararını uygulamayı uygun görmüştür.

Çalışma döneminin hemen başında Genel Kurulumuzun bize verdiği görev ve yetki doğrultusunda KESK, DİSK ve TTB ile birlikte bir çağrı yaparak tüm demokrasi ve emek kesimlerinin Güç Birliği zeminin kurulmasında insiyatif ve sorumluluk aldık.

Güç Birliği,  emek ve demokrasi güçlerinin eylem ve koordinasyon merkezi olarak, ortaklaşılan konularda birlikte hareket etmeyi temel alan bir anlayış ve hukuka dayanıyor.

Bu işleyiş sekli, bizim örgütsel bağımsızlığı esas alan, hiyerarşik yapılanmayı reddeden ilkelerimizle de uyumlu bir  tarzdı.

Ancak Güç Birliğinin 1 Eylül dünya Barış Gününe yönelik yapılacak henüz ilk eyleminde, bu işleyiş kurallarına uyulmamış, eylemin biçimine ve çağrı metni içeriğine yönelik önerilerimiz çoğunluk anlayışına dayanılarak göz ardı edilmiştir.

Önemsediğimiz, gerekliliğine inandığımız bir oluşumda, diğer üç emek meslek örgütü ile birlikte öncülüğünü yaptığımız Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği içinde, görüş ve önerilerimizin dikkate alınmayıp yok sayılmasına hasıraltı edilmesine bu birliği, daha ilk gününde kastlaşmaya ve kısır döngü içerisinde başından bozucu yaklaşımlara sessiz kalamazdık.

Kararların oybirliği veya görüş birliği ile alınması gerekirken bu temel husus ihlal edilmiş, dayatmacı bir yaklaşım sergilenmiştir.

Yine platformun yerel ayaklarını oluşturma gibi bir kararımız olmamasına karşın yerellerde İKK`larımızı güç durumda bırakacak adımlar atılmıştır.

TMMOB10 Ekim mitinginin ilk karar alıcısı, öncüsü ve dörtlü olarak diğer toplumsal muhalefet güçlerini bir araya getiren ancak ülke siyasi tarihinin en büyük katliamlarından birinin siyasi sorumluğunu üzerinde hisseden bir örgüttür.

Böylesi bir örgütün bombaların ardı ardına patlatıldığı, ülkenin sınır ötesi savaşa sokulduğu, düğün evlerine canlı bomba saldırıları yapıldığı bir dönemde yapılacak eylem biçimlerine yerellerin karar vermesini istemesinden daha doğal ne olabilir.

Böylesi bir ortamda, ülke-bölge konjonktürünün, eylemlerin niteliği, niceliği, etkisi, yapılış biçimi vb. önemli bir gündem maddesi değil midir?

Ayrıca metine yönelik bir cümle ilavemizin reddedilmesi hangi birlik anlayışı ile bağdaşır. Nitekim aynı yaklaşımdan dolayı TMMOB dışındaki bazı bileşenler de Güç Birliğinden çekilmiştir.

Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği katılımcılar arasında bir eylem ve koordinasyon merkezi hedefiyle oluşturulmuştur. Ama daha ilk eylem sürecinde TMMOB ve bazı örgütler üzerinde hiyerarşi kurulmaya çalışılmış, işleyiş prensipleri ihlal edilmiştir.

 

Değerli arkadaşlar,

Bilindiği üzere, Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği`nin kurulmasına TMMOB kurumsal işleyişi, Genel Kurul süreçleri, TMMOB Belgeleri ile Yönetim Kurulumuz kararı ve Çalışma Programımız çerçevesinde öncülük edilmiştir. Konu Danışma Kurulunda ele alınmalıydı diyen arkadaşlarımız bu yaklaşımı anlamlı görülmemektedir.

Konu Danışma Kurulunda ele alınmalıydı diyen arkadaşlarımız var ama unutmayalım ki Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği`ne katılımımız Danışma Kurulunda karar altına alınmadı.

Yönetim kurulumuz TMMOB Belgeleri uyarınca oluşturduğu Çalışma Programız gereğince bu birlikteliğin kurulmasına öncülük etti.

Ancak bu birliğin işleyiş biçimi kuruluşundaki hedeflerinden uzaklaşarak, TMMOB ilkelerine aykırı bir yöne evrilince söz konusu oluşumdan yine Yönetim Kurulu toplantımızda yapılan değerlendirme sonucu ayrıldık.

 

Sevgili Dostlar,

Şurası çok açık, toplumsal muhalefetin birliği gerekli ancak bu gerekliliği karşılayacak bütünlüklü ve eksenleri belirgin bir siyasal tahlil yetkinliği yanı sıra olgunluk da gerekiyor. Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği deneyimi bize bu boyutların eksik olduğunu açık bir şekilde göstermiştir.

Bu durum, bundan sonra nasıl yapılması gerektiğini göstermektedir. Görülmektedir ki, toplumsal muhalefetin ciddi bir birlikteliği için kat edilmesi gereken mesafeler bulunmaktadır. TMMOB bu mesafelerin aşılması için samimi, dostça, birlikçi, kurucu, kapsayıcı yaklaşımını koruyacaktır.

TMMOB, DİSK, KESK, TTB ‘nin oluşturduğu dörtlü yapı içinde bu yönde çaba göstermeye devam edecektir. TMMOB, ülke ve halka karşı sorumluluklarının gereği olarak tüm emek ve demokrasi güçleriyle omuz omuza yürüyüşünü bundan önce olduğu gibi, aynı anlayışla sürdürecektir.

Bir yerde emek sömürüsü, bir yerde göçmenler, bir yerde savaş veya kent-ilçe-köy tahribatı/yıkımı, bir yerde çayda-fındıkta sömürü, bir yerde nükleer santral, bir yerde HES`ler, halkın üretim-yaşam alanları, doğa sorunları vb. vb.

Bunların arasındaki iletişim-dayanışma ağlarının oluşumunda mutlaka yer alacağız. Laiklik, dinci uygulamalar, kadın-çocuk istismarı, sömürüsü, cinayetleri gibi birçok ortak mücadele konusu var.

TMMOB bütün bu mücadelelerin içinde yer alacak, bunların eşgüdümü ve merkezileşmesi için aktif çaba göstermeye devam edecektir.

TMMOB, önümüzdeki dönemde de özgür ve demokratik bir Türkiye özlemiyle emekten ve halktan yana mücadelesini sürdürecektir.

TMMOB, önümüzdeki dönemde de barıştan, dostluktan, dayanışmadan ve halkların kardeşliği temelinde bir arada yaşamadan yana etkinliklerin içerisinde aktif olarak yer alacaktır.

TMMOB, önümüzdeki dönemde de toplumsal muhalefetin odağında yer alarak onurlu yürüyüşüne ve dik duruşuna devam edecektir.

TMMOB ve bağlı odalarının tüm yöneticileri ve örgütlü üyeleri bu kararlılık içerisindedir.

Son sözümüz de şöyle olsun sevgili arkadaşlar:

Selam olsun ülkemizin ve dünyanın aydınlık geleceğine sahip çıkanlara!

Selam olsun TMMOB‘nin onurlu yürüyüşünü ve dik duruşunu sürdürenlere ve sürdüreceklere!

Hepimizin yolu açık olsun.

Hepimize kolay gelsin arkadaşlar.

 

Yaşasın TMMOB, Yaşasın TMMOB örgütlülüğü." 

Okunma Sayısı: 185
Fotoğraf Galerisi