TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

TMMOB ANKARA İKK' DAN BASIN AÇIKLAMASI - "ANKARA TALAN EDİLİYOR!"

MERKEZ
10.10.2006

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Bileşenleri, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı meslek alanlarında Ankara'daki uygulamalara ilişkin 9 Ekim 2006 Pazartesi günü "Ankara Talan Ediliyor !" başlıklı basın toplantısı düzenledi. Peyzaj Mimarları Odası Genel Sekreteri Redife KOLÇAK’ ın da katıldığı basın açıklamasında basın metnini, TMMOB Ankara İKK Sekreteri ve EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş  okudu.


Değerli Basın Emekçileri,

Biz tarih derslerinde Ankara Savaşını okumuştuk, gelecek kuşaklar tarih dersinde büyük ihtimalle Ankara Katliamını okuyacaklar. "Acemi nalbant düşman atında öğrenir nal çakmasını" sözünü anımsatır gibi, Ankara kentsel açıdan yap-boz tahtasına döndürülmüş ve gözlerimize baka baka öldürülmektedir.

Başkent Ankara, betonkent Ankara'ya dönüşmektedir. Her kavşağa üstgeçit yapılarak ülke kaynakları müteahhitlere peşkeş çekilmekte, kültürel ve tarihsel değerler AOÇ, Havagazı Fabrikası, Ulus örneklerinde olduğu gibi bir bir yok edilerek yeni rant kapıları açılmaya çalışılmaktadır. Sadece Ankara'nın kentsel bütünlüğü ve değerleri değil, aynı zamanda yarış pistine dönüştürülen yollarda insanlarımız, bu yarış pistlerinin yapımı uğruna şehrin akciğerleri olan ağaçlarımız ve yeşil alanlamız yitip gitmektedir. Alt geçitlerden hızla çıkan arabaların çarpması sonucu ölen vatandaşlarımızın sayısı yüzlerle ifade edilmektedir. Bir o kadar vatandaşımızı karşıdan karşıya geçmenin nerdeyse imkansız olduğu geniş yollarda kaybettik. Bu yolları yapanlar insanlarımızı herhalde uzun atlama dünya rekortmenleri sanıyordur.
Planlanan ya da halihazırda sahip olunan "yeşil alanlar" rant alanı olarak görülmekte, kentsel dönüşüm planı adı altında, gelir düzeyi düşük semtlerde yaşayan insanlarımız çok yüksek bedeller istenerek neredeyse yaşadıkları yerlerden kovulmaktadır. Balgat ve Dikmen semtlerinde bu durumda diken üstünde yaşayan yığınla insanımız bulunmaktadır.

Başkent Ankara; şehir ve bölge planlaması, mimari, çevre ve peyzaj açısından otoriter bir anlayışla yönetilmekte ve demokratik kanallardan eleştiriler gelmesi "seçilmişlerin otoriterliği" ile bastırılmakta veya göz ardı edilmektedir. Ankara gibi büyük bir kentte yapılan ya da yapılması planlanan düzenlemelere karşı farklı düşünceler ifade edilmesi elbette doğaldır, ama bunları dile getirenlere karşı önyargılı yaklaşımlar gösterilmesi doğal değil, ondan öte anlaşılmazdır. Özellikle meslek odalarına karşı alınan tavırlar zaman zaman yaralayıcı boyutlardadır.

Ankara'nın Sorunları;

İki yılda bir yenilenen asfalt yolları, "ben değiştirdim oldu" diyerek değiştirilen estetikten uzak başkent amblemi, birkaç yılda bir değiştirilen kaldırım taşları, başkentin sembolü olmuş Kuğulu Parka göz dikilmesi, Cinnah caddesinde yok edilen asırlık ağaçlar, Atatürk Orman Çiftliği'ni yağmalama çabaları, bir gece ansızın yıkılan tarihi Havagazı Fabrikası, alelacele kararlarla Kızılay'ın yaya trafiğine kapatılması, uydurma referandum, mahkeme kararlarına karşı yapılan alt ve üst geçitler, gene mahkeme kararlarına karşın açılan geçitler, milyonlarca dolar verilerek yapılan alt geçitlere yarım saatlik yağmurda dolan sular, bıkkınlık veren elektrik kesintileri, ön ödemeli doğalgaz ve su sayaçlarından yapılan vurgunlar, projesi olmadan yapılan metro, projesi olmadan yapılan iş merkezleri, halktan peşin toplanan ama ilgili kuruluşa bir türlü öden(e)meyen doğalgaz paraları, milyonlarca dolara yurtdışından getirilen kaldırım taşları, sanatın içine tükürmeler, rayicinin oldukça üzerinde maliyetlerle yapılan bir metro çalışması, plansız bir şekilde yapılan ve aşırı trafik yükü getiren iş merkezleri, Eskişehir Yolu'nu rant yoluna çeviren etkili ve yetkili isimler"

Liste uzun. Bütün bu olumsuzluklara karşı sesini çıkarmaya çalışanlar yok değil elbette var, ama duyan yok!
Arabalar için değil, insanlar için bir başkent!

Başkentin tarihi ve kültürel değerlerinin ve dokusunun korunması, ve insanımıza yaraşır bir altyapıya kavuşturulması gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için, şehirlerin arabalar için değil daha ziyade insanlar için olduğunu öne çıkaran bir yaklaşım tercih edilmeli; asırlık ağaçlar başta olmak üzere tarihsel değeri olan dokular, yapılar ve değerler titizlikle korunmalı, Hitit güneşinde olduğu gibi inkar noktasına varan yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Başkent; şehir planlaması açısından gözden geçirilmeli, meslek odalarının görüşleri kesinlikle dikkate alınmalıdır. Yaşanabilir bir Ankara için toplu ulaşımdan yeşil alana kadar her çağdaş kentin belirgin özellikleri oluşturulmalıdır. "Avrupa Başkenti" söyleminin inandırıcılığı bir yana; Ankara, insanımıza yaraşır bir kent haline getirilmelidir.

Bütün bu düşüncelerimizi ve taleplerimizi 14 Ekim Cumartesi günü yapılacak olan " İnsanımıza, Üyemize, Yaşamımıza, Mesleğimize ve Ülkemize, " sahip çıkma mitinginde daha gür ve daha yüksek bir sesle dile getireceğiz. Miting çağrısında olduğu gibi "Kentsel mekanın, toplumsal yarar ve kullanım değeri ilkesi etrafında üretilmesi-paylaşılması ve doğal-kültürel varlıkların koruma kullanma dengesi içinde yaşatılması için" Ülkemizdeki tüm mimar, mühendis ve şehir plancılarının yanı sıra, Ülkemize ve Ankara'ya sahip çıkmak isteyenleri de Sıhhiye Meydanına bekliyoruz

Okunma Sayısı: 1686