TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

TMMOB-KESK "NEO-LİBERAL POLİTİKALARA, GERİCİLERE, DARBE ÇIĞIRTKANLARINA, IMF PARTİLERİNE OY YOK!"

MERKEZ
27.06.2007

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, 24 Haziran 2007 tarihinde Antalya‘da kahvaltılı bir basın toplantısı düzenledi.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, 24 Haziran 2007 tarihinde Antalya‘da kahvaltılı bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, TMMOB Yönetim Kurulu Üyeleri İbrahim Vardal, İsmail Küçük, İlker Ertem, Baki Remzi Suiçmez ile Odaların Antalya şube ve temsilciliklerinin yöneticileri ve KESK Antalya Şubeler Platformu üyeleri katıldı. Seçimlere ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı basın toplantısında, "Emeklileri yok sayan, işçiyi, kamu çalışanı öteki gören, insanımız arasına düşmanlığı aşılayan IMF Partilerine, gericilere, darbe çığırtkanlarına bu seçimlerde oy yok" denildi.


NEO-LİBERAL POLİTİKALARA, GERİCİLERE, DARBE ÇIĞIRTKANLARINA, IMF PARTİLERİNE OY YOK!

22 Temmuz‘da, önümüzdeki 5 yıl boyunca Meclisi oluşturacak, hükümetleri belirleyecek bir seçim yapacağız. Sıkıştırılmış bir seçim takviminin son 28 gününe girilmesine karşın, henüz ülkemizde seçim havasına girilmemiştir. Bunun nedeni seçim kararının halkın gündelik yaşamına, gündelik sıkıntılarına, gündelik ihtiyaçlarına değmeyen bir kriz etrafında alınmış olmasıdır.

Öte yandan, 22 Temmuz‘da yapılacak seçimlerde adaylıklarda sağdan sola, soldan sağa yaşanan geçişler futbolcu transferlerini aratmamaktadır. Bu yaşananlar, Türkiye‘deki siyasetin ve siyasetçilerin düştükleri durum açısından ibret vericidir.

Sevgili basın emekçileri;

Ekonomiyi IMF‘e, dış politikayı ABD‘ye, iç güvenliği de vali ve polislere teslim eden bir siyasal sistemde siyasi partiler arasındaki tabela farklılıklarının anlamı kalmamaktadır. Nitekim meydanlara çıkan partilerin vaatleri bile kaçınılmaz olarak aynılaşmıştır. Ülkede yaşanan işsizliğin nasıl çözüleceğini, hızla yoksullaşan kitlelerin durumunun nasıl düzeltileceğini, eğitimde, sağlıkta ve sosyal güvenlikte yaşanan tahribatın nasıl giderileceğini, tükenme noktasına gelen tarımı nasıl ayağa kaldıracaklarını kimse dile getirmemektedir. Her birinin ağzından çıkan, IMF programını en iyi kendilerinin yürüteceğidir.

Biz biliyoruz. Birbirinin aynısı haline gelmiş partilerin hangisi iktidara gelse IMF programını en iyi şekliyle uygulayacaktır. Çünkü top yekûn bir karşı çıkış olmaksızın, kapitalist küreselleşmenin bu ülkeye çizdiği yoldan sapma şansları yoktur.

Oysa yapılması gereken IMF programının yırtılıp atılmasıdır. Halkı ilgilendiren ne faiz dışı fazla hedefinin tutturulması, ne de matematik oyunlarıyla enflasyon rakamlarının düşük gösterilmesidir. Yoksulların beklentisi daha fazla gelir, işsizlerin beklentisi yeni iş alanları, emekçilerin beklentisi ise insanca yaşanacak ücret ve çalışma yaşamlarının iyileştirilmesidir.

Ülkenin zenginliklerinin satılmasından başka çözüm bilmeyen, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi kamusal hizmetleri piyasaya açmakta beis görmeyen, köylüler ekecek tohum, atacak gübre, toplayacak ürün, satacak pazar bulamazken, sadece mazot fiyatı üzerinden siyaset geliştirenlerin bu ülkeye bir yararı yoktur.

Sevgili basın emekçileri;

KESK ve TMMOB bir kez daha söylüyor:

Ülkeyi içinden çıkılmaz bir kâbusa sürükleyen neo-liberal ekonomik politikaları takip eden bunu ülke insanımıza reva görenlere, halkın ihtiyaçları doğrultusunda, emekten ve halktan yana bir ekonomik programı hayata geçirmeyeceklere oy vermeyeceğiz.

Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında yıkımı yaratanlara oy vermeyeceğiz. Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarını, kamusal bir bakışla yeniden yapılandırmayı programlarına almayanlara, giderek büyüyen zenginler ile yoksullar arasındaki açığın kapatılması için sosyal destekleme programlarını hayata geçirmeyi taahhüt etmeyenlere, çalışma yaşamındaki esnek, güvencesiz, sigortasız istihdam uygulamalarını sürdürenlere, antidemokratik baskı yasalarının hayata geçmesine olanak verenler bizden boşuna oy beklemesin.

Gericiliğe dayanan politikaları bu ülkede geliştiren, yeşerten, insanlarımızın geleceğini karartanlara, imam hatiplerle, zorunlu din eğitimiyle, kuran kurslarıyla, Türk İslam sentezi politikalarla, devlet kurumlarında ve medya aracılığıyla tüm toplumda yayılan kutuplaşmayı yaratanlara tüm gücümüzle karşı çıktık. Bizim bu ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyenlere verilecek oyumuz yok.

Son günlerde ülkenin dört bir tarafı yeni cenazeler ile sarsılıyor. Ağlayan tüm annelerin acısı yüreğimizi yakıyor. Biz yine söylüyoruz; son 20 yılı aşkın bir süreç bu sorunun şiddete dayalı politikalarla çözülemeyeceğini göstermiştir. Silahların konuştuğu ortamlarda demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Biz bütün sorunlarda olduğu gibi bu sorunun da barışçıl ortamda ve demokratik yöntemlerle çözülebileceği inancını taşımaktayız. Bu inancımızı zedeleyenlere bu seçimde asla oy vermeyeceğiz.

Halkımıza dayatılan sahte çözümlerin çıkmaz yol olduğunu, ırkçılığa varan milliyetçi söylemlerin, sosyal ve siyasal yaşamı din temelli anlayışa göre kurgulamak isteyenlerin ülkemizi içinden çıkılmaz bir kaosa doğru sürüklediklerini, bu kaostan çıkış yolunun demokrasi dışı yöntemlerle olamayacağını bir kez daha ifade ediyoruz. Çözümü demokrasi dışı yollarda arayanlara bizden oy yok.

Bu ülkede insanımıza özelleştirmeleri bela edenlere, özelleştirilen halka ait varlıkların kamulaştırılmasını sağlamayanlara, bunu programlarına almayanlara oy vermeyeceğiz.

Sevgili basın emekçileri,

Bugün ülkemizde başta enerji ve iletişim olmak üzere tüm stratejik temel altyapı hizmetlerinin özelleştirme adı altında hızla tasfiye edildiği bir süreci yaşıyoruz. Enerji alanında yaşamakta olduğumuz sorunun kaynağı, enerji sektöründe yapısal değişim programı adı altında uygulanan özelleştirme politikalarının kendisidir. Son yıllarda özellikle dışa bağımlılığın arttığı enerji sektöründe biz, nükleer enerji santralleri ve benzer maceralara sürüklenmeyi istemiyoruz.

Ülkemizin doğasının korunmasını, sanayileşmenin çevreyi ve doğayı tahrip etmeden gerçekleştirilmesini istiyoruz. Kentsel mekânın, toplumsal yarar ve kullanım değeri ilkesi etrafında üretilmesi-paylaşılması ve doğal-kültürel varlıkların koruma-kullanma dengesi içerisinde yaşatılmasını istiyoruz.

Tarım arazilerinin yok edilmesini, kirletilmesini, genetik tohum ve gıdaların ülkemize sokulmasını istemiyoruz. Su ve suya bağlı hizmetlerde çevre ve insan esas alınarak politika geliştirilmeli, suyun mülkiyeti ve hizmetleri kamuda kalmalıdır. Kıyılarımızın ve ormanlarımızın yağmalanması durdurulmalıdır. Madenlerimizin gerçek sahipleri halkımızdır ve madenlerimiz çevre faktörü dikkate alınarak kamu tarafından işletilmelidir.

Antalya‘da, Lara Kent Parkı, İstanbul‘da; Galataport, Haydarpaşaport, Dubai Kuleleri, Ankara‘da; Çiftlik, Güvenpark, Kuğulupark, gibi parçacı plan ve projeleri hayata geçirenler, bunlara "kentsel dönüşüm" diyenler, aslında kentsel dönüşüm demekle "finans çevrelerinin ağzının suyu akıtmaktadırlar. Bunu biliyoruz.

Hasankeyf‘te uzun bir tarihi süreci yansıtan bir birikimin dağıtılmasını sağlayanlar, Bergama‘da, Eşme‘de, Belek‘te halkın karşı çıkışına rağmen hukuk dışı yönelimleri yaratanlar, Fırtına Vadisi‘nde, Munzur‘da, Sinop‘ta, Aloinoi‘de doğanın tahribine zemin hazırlayanlar, deprem ve taşkınları kader olarak kabul edip, hızlandırılmış tren kazalarına neden olanlar bu ülkenin geleceğini karartanlardır. Bu uygulamalardan vazgeçilmelidir.

Egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden cins ayrımcılığı bu ülkede çözülmeden özgür ve eşit bir toplum yaratılması mümkün değildir. Biz kadın erkek yan yana, omuz omuza, yaşamın her alanında diyor, bunun gerçekleşmesini talep ediyoruz.

Biz üniversitelerde söz yetki ve karar sahibi üniversite bileşenleri olmalıdır diyoruz. Eşit, parasız, demokratik, bilimsel, laik eğitim için "Yaşasın özerk ve demokratik üniversite mücadelesi" diyoruz.


Sevgili Basın emekçileri,

Bu taleplerimizi programlarına koymayan, yapmayan, yapmayacağı belli olan siyasal partilere bu seçimlerde oy vermeyeceğiz.

Emeklileri yok sayan, işçiyi, kamu çalışanı öteki gören, insanımız arasına düşmanlığı aşılayan IMF Partilerine, gericilere, darbe çığırtkanlarına bu seçimlerde oy yok.

Buradan siyasi partilere sesleniyoruz, elinizdeki IMF reçetelerini, Washington pusulalarını yırtıp atmadan karşımıza oy istemeye çıkmayın. Emekçileri, yoksulları, ezilenleri görmezden gelenleri sandıkta bizde görmeyeceğiz.

Dr. İsmail Hakkı Tombul KESK Genel Başkanı

Mehmet Soğancı TMMOB Başkanı

Okunma Sayısı: 968